|
TURİZM HABERLERİ
Son Güncelleme :
08.06.2018 |

Çanakkale Merkez, Ayvacık, Biga,
Ezine, Gökçeada ve Gelibolu'da bulunan mavi bayraklı plajlar
birbirlerine yakın lokasyonda olmaları sayesinde tatilcilere her
birini deneyimleme imkanı tanıyor.
Çanakkale'de, Troya'nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne
kabulünün 20'nci yıl dönümü ve Avrupa'da Kültür Mirası Yılı ilan
edilmesi nedeniyle ilan edilen '2018 Troya Yılı' kapsamında,
etkinlikler ve tanıtım programlarını düzenleniyor.
2018'in Troya Yılı ilan edilmesi ile birlikte Troya Antik Kent başta
olmak üzere, tüm bölgenin kültürel, doğal, tarihsel değerlerinin
tanıtılacağı uluslararası stratejik ölçekte bir kültür ve turizm
hamlesi başlatıldı. Bu kapsamda 2018 Troya Yılı boyunca Çanakkale,
mitolojisi, arkeoloji dünyasına yön veren kazıları, tarihi dokusu,
eşsiz doğası, kendine has lezzetleri ve birbirinden farklı
içerikteki etkinlikleri ile ziyaretçilerini ağırlamaya hazırlanıyor.
Yaz sezonunun açılması ve bayram tatilinin yaklaşması ile birlikte
tatil planları yapılmaya başlandı.
Bir rota çizerek keyifli bir tatil geçirmek isteyen tatilciler için
Çanakkale farklı alternatifler sunuyor. İstanbul, Ankara ve İzmir
başta olmak üzere Türkiye'nin büyük şehirlerine yakınlığı ve kolay
ulaşabilirliği sayesinde yurtiçinden ve yurtdışından gelen turistler
rahatlıkla diledikleri gibi bir tatil yapabiliyor.
Çanakkale, tarihsel kültür varlıklarına ilgi duyan, tatilini bir
kültür rotası olarak planlayanlar için medeniyet tarihi açısından
oldukça zengin bir geçmişe sahip. 2018'in 'Troya Yılı' ilan
edilmesini sağlayan, antik medeniyetlerin beşiği olarak kabul
edilen, farklı dönemlere ait 9 ayrı medeniyetin izleri, dünyanın 7
kıtasına yayılmış olan uluslararası bilinirliliği ile Troya Antik
Kenti (Troya, Troia, İlion, İlium) 5000 yıllık geçmişi içinde
barındırıyor. Ayrıca Assos Antik Liman, Aristotales'e ev sahipliği
yapmış Behramkale Antik Kenti başta olmak üzere M.Ö 310'da kurulan
Alexandria-Troas Antik Şehri ve Apollo Smintheus Tapınağı ile
Çanakkale'nin her bir köşesi kültür ve tarih meraklılarını
ağırlıyor.
Etrafında bulunan Antik Kentlerle birlikte, Türk şehitlikler,
yabancı şehitlikler, anıtlar ve kitabeler, 4 kale ve 8 tabya ile
ilçe merkezi ve köylerin bulunduğu Gelibolu Tarihi Yarımadası'nı da
rotasına ekleyen turistler geçmişin izlerine bugün de tanıklık
edebilecekler.
KÜLTÜREL VE DOĞAL GÜZELLİKLER BİR ARADA
Yeşil ve mavinin kucaklaştığı koyları, temiz denizi ve korunaklı
sahilleri ile Gökçeada ve Bozcaada, deniz, güneş ve kum tatili
yapmayı planlayan tatilcileri bekliyor. Masmavi serin suların hayat
verdiği olağanüstü güzellikteki koylarının yanı sıra dalış, surf ve
kitesurf gibi aktiviteler ile Adalar (Gökçeada ve Bozcaada) farklı
bir kaçamak için en ideal destinasyon merkezleri.
Ayrıca Çanakkale ve ilçelerinin uluslararası çevre ödülü mavi
bayraklı 12 plajı bulunuyor. Çanakkale Merkez, Ayvacık, Biga, Ezine,
Gökçeada ve Gelibolu'da bulunan mavi bayraklı plajlar birbirlerine
yakın lokasyonda olmaları sayesinde tatilcilere her birini
deneyimleme imkanı tanıyor. Tatilini yeşillikler içinde, doğal
güzelliklerle dolu ve sakin olarak geçirmek isteyenler için ise Kaz
Dağları eşsiz bir seçenek sunuyor. Alpler'den sonra dünyanın en
fazla oksijen oranına sahip bölgesi olan Kaz Dağları, insanı
dinlendiren akarsuları, şelaleleri, etrafı saran enfes çam ağaçları
ve alabalık çiftlikleriyle huzur, sessizlik ve gerçek anlamda bir
dinlenme için tercih edilecek noktaların en başında geliyor.
Kendine has sakin dokusu, yeşil ve mavinin birleştiği huzur veren
doğası, hareket ve eğlenceyi sevenler için uygun aktivite
seçenekleri, birbirinden güzel otelleri, zengin seçenekler sunan
restoranları, dikkat çekici kültürel ve arkeolojik alanları ile
Çanakkale bir tatilden beklenen tüm başlıkları bir arada sunuyor. |

2018 Troya Yılı nedeniyle düzenlenen Sualtı
Kültür Mirası Turizm Yönetimi ve Alternatif Önerileri Çalıştayı
kapsamında Piri Reis Araştırma gemisiyle, Çanakkale Deniz Savaşları
ile antik döneme ait tespiti devam eden batık gemilerin dalış
turizmine katkı sunması hedefleniyor.
Troya Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul
edilişinin 20’nci yılı dolayısıyla ilan edilen '2018 Troya Yılı'
etkinlikleri kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Kalkınma
Bakanlığı'nın destekleriyle Çanakkale Valiliği himayelerinde 28-29
Nisan tarihileri arasında, Sualtı Kültür Mirası Turizm Yönetimi ve
Alternatif Önerileri Çalıştayı düzenlendi. Çalıştay kapsamında Dokuz
Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü
tarafından gelişmiş sonar ve sismik cihazlarına sahip Piri Reis
Araştırma gemisiyle Çanakkale Deniz Savaşları ile antik döneme ait
batık gemilerin tespiti yapılıyor. Çalışmalar, Tarihi Gelibolu
Yarımadası-Ayvacık ile Gökçeada ve Bozcaada kıyılarında devam
ediyor.
Çanakkale Vali Yardımcısı Turan Yılmaz, Dokuz Eylül Üniversitesi,
Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü, Sualtı Arkeolojisi
Programı Ege Bölgesi Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBAMER) Müdür
Yrd. Doç. Dr. A. Harun Özdaş ve ekibi tarafından Bozcaada
açıklarında Piri Reis Araştırma Gemisiyle batık gemilerin tespiti
için yürütülen çalışmaları yerinde inceledi. İnceleme sırasında,
Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı Kd. Binbaşı Alpaslan Baysal,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü öğretim
üyesi ve Troya Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Çanakkale
İl Afet ve Acil Durum (AFAD) Müdürü Levent Yılmaz, Çanakkale Müzeler
Müdürü Ali Atmaca da hazır bulundu. Vali Yardımcısı Turan ve
beraberindekiler, araştırma ekibinden çalışmalar hakkına bilgi aldı.
BATMIŞ GEMİLERİN İZLERİ ARANIYOR
Sualtı Arkeolojisi Programı, EBAMER Müdür Yrd. Doç. Dr. A. Harun
Özdaş, 9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Enstitüsü olarak Piri
Reis Araştırma gemisiyle, Çanakkale yöresinde araştırmalarına devam
ettiklerini söyledi. Araştırmalarda yanal taramalı sonarla, deniz
tabanının haritalanmasını yaptıklarını belirten Yrd. Doç. Dr. A.
Harun Özdaş: "Burada batmış olan gemilere ilişkin izleri arıyoruz.
Aynı zamanda da sismik cihazlarla deniz tabanındaki bir takım
jeomorfolojik ve faylanmalara ilişkin verileri toplamaktayız.
Çanakkale bölgesinin batık envanterinin tamamlanması hedefleniyor.
Bugüne kadar yaptığımız çalışmalarda çok sayıda batığa ulaştık. Bu
sene de çalışmalarda elde edeceğimiz verilerle belli bir bölgenin
ayrıntılı haritasını bitirmeyi planlamaktayız. Bu çalışmaları
Gökçeada, Bozcaada, Çanakkale Boğazı ve Tarihi Gelibolu
Yarımadası'nı içine alan bir coğrafyada belirlediğimiz alanların
sonar haritalarını çıkarılması şeklinde yürütmekteyiz. Bulduğumuz
her anomaliyi tespit ediyoruz. Bunların üzerinde dalışlar
gerçekleştiriyoruz. 0-60 ya da 40 metre dalınabilin derinliklerin
yanı sıra bu derinliklerin altında olursa cihazla inerek tespitini
yapıp, haritalıyoruz."
'DALIŞ TURİZMİNE KATKI SAĞLAYACAK'
Çanakkale Vali Yardımcısı Turan Yılmaz ise, Kültür Turizm
Bakanlığınca ilan edilen 2018 Troya Yılı çalışmaları kapsamında
Çanakkale'nin tüm yönleriyle tanıtımının, kültürel mirasının ortaya
çıkarılması ve tüm dünyaya tanıtılması noktasında çok ciddi
çalışmalar yapıldığını belirtti. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile
Kalkınma Bakanlığı'nın desteğiyle karadaki zenginliklerin yanı sıra
Çanakkale bölgesinin su altındaki eşsiz zenginliğinin de ortaya
çıkarılacağını ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
"Tabi bu bir süreç. Bu süreç sonucunda ülkemizin en önemli
bölgelerinden Çanakkale bölgesinin su altı kültürel mirasının,
batıklarının, envanterinin çıkartılması neticesinde zaman içerisinde
koruma, kullanma dengesini de gözeterek, dalış turizmine de ciddi
bir katkı oluşacağını düşünüyoruz."
33 BATIK GEMİ BULUNDU
Çanakkale Savaşları'ndan kalma 30 batık gemi olduğu, bu
gemilerden şu ana kadar 15'inin bulunup kayıtlara geçirildiği,
ayrıca, Osmanlı dönemine ait 5, antik döneme ait ise 13 gemi olmak
üzere 18 batık gemi tespit edilip, kayda alındığı belirtildi. |

Bozcaada ilçesi, New York Times
Magazin'de 'Yaz Seyahati: Bilinmeyen, Ücra, Gözlerden Uzak Adalar'
listesi içinde yer aldı. New York Times Magazin'de Bozcaada için,
'Türkiye'deki bulunan rüzgarlı şarap adası. Üzüm bağları arasında
dolaşın ya da hiçbir şey yapmayın' ifadeleri kullanıldı.
Geçen yıl New York Times ve Business Insider tarafından tavsiye
edilen Kuzey Ege Denizi'ndeki turizm cenneti Bozcaada ilçesi, bu
yılda New York Times Magazin tarafından yaz seyahati için hazırlanan
uzak adalar listesindeki 11 ada arasında yer aldı.
New York Times Magazin'de, 16 yazar tarafından hazırlanan, 'Yaz
Seyahati: Bilinmeyen/Ücra/Gözlerden Uzak Adalar' bölümünde okurlara
sunulan yazıda, Bozcaada, Tayland, Portekiz, Fransa, Yunanistan ve
Avustralya gibi birçok ülkenin yer aldığı 11 ada arasında 3'üncü
sıradan tavsiye edildi.
Bu yaz gidilip ve görülmesi gereken uzak adalar listesinde yer alan
Bozcaada için, Yazar Stephanie Danler, "Dar sokaklar ve beyaz
badanalı binaların hepsi, adanın Yunan mirasını ve tarihini
hatırlatıyor. Son zamanlarda, Bozcaada, plajları için buraya gelen
İstanbul çocukları tarafından keşfedilmiş durumda (Akdeniz'de
gördüğüm en berrak, en kristal su diyebilirim), ancak plajlar adanın
olağan yaşam çemberinin dışında kalıyor. Bütün yerde,
kutsanmışçasına bir gelişmemişlik hissediliyor. Arkadaşımın
“rüzgarlı şarap adası” demesinin bir sebebi vardı.
Rüzgar, yazın zirvesinde bile asmalar için doğal sıcaklık kontrolü
sağlar. Bir günümü, Scooter ile adanın etrafındaki dairesel yolu
izleyerek ve olabildiğince çok sayıda şarap imalathanesinde durup
şarap tadımı yaparak geçirdim. Siz de en sevdiğiniz birini seçin,
bir şişe alın ve gün batımını izlemek için Polente fenerine gidin.
Daha sonra, akşam yemeği rezervasyonum için yola koyuldum. Maya
restoran tek başına tüm bu geziye değer. Selçuk Aykan, restoranın
ardındaki adam, bir bilim insanı iken şef olmuş. Tabağımdaki
neredeyse her şey çiftliğinden gelmişti. Ekmek, peynir (26 çeşit),
sayısız meze ve mükemmel, az-orta-nadir kaburga gözü. Benim gibi
şanslıysanız, akşam yemeğinden sonra, garsonlar sizi tütün içmek ve
meteor yağmurunu izlemek için çatıya davet edebilirler. Scooter ile
eve dönerken, çok ama çok dikkatli olun" ifadelerini kullandı. |

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdürlüğünün (DKMP) koruması altında bulunan
Troya Tarihi Milli Parkı, yapılacak yatırımlar ile hak ettiği değere
kavuşacak.
Çanakkale sınırları içinde yer alan Troya, 1996 yılında milli park
olarak ilan edilmişti. 13 bin 350 hektarlık alanı kapsayan milli
parkın kaynak değerlerini Troyalılar ile Akalar'ın on yıl süren
savaşlarındaki kahraman askerlerin efsanevi öyküleri oluşturuyor.
Ayrıca büyük ozan Homeros'un epik eserleri İliada ve Odysseia ile
ölümsüzleşen Troya Kenti ve ünlü tahta at da kaynak değerler
arasında yer alıyor.
MÖ 3000'lere kadar uzanan dünyanın en önemli antik yerleşimlerinden
biri olan Troya kentinin UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne
girişinin 20. yılı sebebiyle 2018 yılı "Troya Yılı" ilan edilmişti.
Bu çerçevede Orman ve Su İşleri Bakanlığı da milli parka yaptığı
yatırımlara hız verdi. Bu yıl yapılacak yatırımlar ile milli parkın
sahip olduğu kaynak değerler gün yüzüne çıkartılarak, efsanelerin
yaşandığı topraklar halkla buluşturulacak. Böylece Troya Tarihi
Milli Parkı hak ettiği değere kavuşacak. Milli Parka bu yıl
içerisinde ziyaretçi tanıtım merkezi, giriş kontrol noktası, Yeniköy
Plajı günübirlik ve çadırlı kamp alanı, gözlem kulesi (manzara seyir
noktası) ve yürüyüş gezinti yolu yapılacak. Yeniköy Plajı günübirlik
ve çadırlı kamp alanı çevre düzenlemesi çerçevesinde bir adedi plaj
alanında, bir adedi seyir alanında olmak üzere iki adet kır
lokantası, büfe, bebek bakım odaları, çamaşırhane, mescit, otopark,
tema alanları, çocuk oyun alanları, çadır ve karavan yerleri gibi
sosyal donatıların bulunacağı her yönüyle eksiksiz bir rekreasyon
alanı oluşturulacak.
Seyir noktasında yapılacak olan kır lokantası, konumu itibariyle
ziyaretçilere eşsiz bir Ege manzarası sunacak. Ziyaretçiler, yörenin
ürünlerinden hazırlanacak olan menüler eşliğinde dinlenme imkanı
bulabilecek ve yöresel ürün stantlarını gezebilecek. Ziyaretçiler,
ayrıca eşsiz gün batımı manzarasında fotoğraf çekebilme şansını elde
edecek. Yine oluşturulacak gözlem kulesi ve manzara seyir noktası
Troya Tarihi Milli Parkı'na fotoğraf ve kuş gözlemi merakı için
gelecek ziyaretçilere tadına doyulmaz seyirlik anlar yaşatacak.
2018 yılında hayata geçirilmesi planlanan önemli projelerden biri de
ziyaretçi tanıtım merkezi olacak. Tanıtım merkezi sayesinde Troya
Tarihi Milli Parkı'nın sadece ören yerinden ibaret olmadığı, diğer
birçok gezi ve ziyaret noktasının bulunduğu ziyaretçilere
tanıtılacak. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, ziyaretçi
tanıtım merkezinin proje çalışmalarının titizlikle devam ettiğini
ifade ederek, "Yapacağımız yatırımlar ile milli parkımız hak ettiği
değeri alacak. Yerli ve yabancı turist sayılarında önemli artışlar
olacak" dedi.
Troya Yılı çalışmaları kapsamında yapılacak yatırımların sadece
bunlardan ibaret olmadığını belirten Bakan Eroğlu, "Troya Tarihi
Milli Parkı sahasında bulunan mevcut yollar iyileştirilecek, yürüyüş
ve bisiklet yolları yapılacak. Ayrıca milli park içerisinde
rehabilite edilecek yollarla bağlantılı olacak şekilde giriş kontrol
noktaları yapılarak, milli park sahasına yapılacak olan girişler
düzenli hale getirilecek" açıklamasında bulundu. |

Avustralya'nın Sydney ve Melbourne
kentlerindeki Dünya Seyahat Fuarı'nda
(World Travel Expo) açılan Türkiye standı Avustralyalıların ilgi
odağı oldu.
Sydney Olimpik Park'ta Melbourne Fuar ve Kongre Merkezi'nde
düzenlenen World Travel Expo'da, Türkiye, Kültür ve Turizm
Bakanlığınca "2018 Troia Yılı" temasıyla açtığı stantla temsil
edildi.
Türkiye'nin tarihi ve turistik mekanlarına ait görsellerin yanı sıra
yüz yüze bilgi verilerek broşürlerin dağıtıldığı stant, Türkiye'yi
ziyaret etmek isteyen Avustralyalıların akınına uğradı. Fuar
dolayısıyla Avustralya ve Yeni Zelanda'yı ziyaret eden Çanakkale
Valisi Orhan Tavlı başkanlığındaki heyette yer alan Çanakkale
Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, yaptığı
açıklamada, fuarın yanı sıra her iki ülkede yaptıkları temaslarda
Türkiye'ye yakın ilgi gösterildiğini söyledi.
Kaşdemir: "Biz herkesi Troia'yı görmeye, Troia Antik Kenti'ni, o beş
bin yıllık tarihi görmeye davet ediyoruz. Avrupa'da veya başka
ülkelerde şöyle bir şey gördük: Troia çok bilinen bir yer, evet çok
biliniyor ama maalesef Türkiye'de olduğu az biliniyor. Birçok kişi 'Troia
Yunanistan'da mı?' diye sorunca çok üzüldük. Demek ki bizde bir
eksiklik varmış tanıtım anlamında. Biz de bu eksikliği gidermek
adına bugün Melbourne'dayız, daha önce Sydney'deydik." |

Tarihi geçmişi antik döneme kadar
uzanan, asırlık çam ağaçlarıyla bezeli Kaz Kazdağları'nın yamacında
kurulan Adatepe Köyü, son yıllarda kentten köye göçün simgelerinden
birine dönüşürken, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu
Belediye Başkanı Cengiz Balkan, bölgenin kış turizmi için hazır
olduğunu söyledi.
Büyük şehirlerdeki stresten ve koşuşturmadan uzaklaşmak
isteyenlerin, coğrafi konumu, temiz havası ve doğal güzellikleri
nedeniyle tercih ettiği Adatepe Köyü, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi,
Küçükkuyu beldesi sınırlarında yer alıyor. Ege Denizi'nin doğu
kıyısında, Kazdağları'nın batı yamacında ve Edremit Körfezi'nin
kuzey ucunda bulunan köy, İlyada Destanı'nda Gargaros olarak adı
geçen bölgede kurulu. Yüzyıllardır yerleşik yaşamın aralıksız olarak
devam ettiği köy Truva, Leleg, Midilli, Pers, Atina, Roma, Selçuklu
ve Osmanlı egemenliğinin izlerini taşıyor.
Son yıllarda yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi
görmeye başlayan Adatepe Köyü ve Zeus Altarı, seyahat acentelerini
ve bölge halkını ekonomik bakımdan mutlu ediyor. Yaz tatili
sezonunun dışında kış turizmi için de hazırlıklarını tamamlayan
bölgedeki turizm işletmecileri, yerli ve yabancı turistleri kış
aylarında da bölgeye bekliyor. Kazdağları'nın görülmeye değer nadide
mekanları arasında olan Adatepe Köyü ve Edremit Körfezi'nin en iyi
seyir tepesi olan Zeus Altarı ile ilgili açıklamada bulunan
Küçükküyü Belediye Başkanı Cengiz Balkan, turistlik tesislerin kış
sezonu için hazır olduğunu vurguladı.
Başkan Balkan, "Ege'nin başladığı yer olan Küçükkuyu'dan merhabalar.
Bin yıldır yaşamın sürdüğü önemli turistlik yerlerden bir tanesidir
beldemiz. Beldemiz sakinlerinin ağırlıklı kısmı, Adatepe ve
Yeşilyurt köylerinden 1940 yıllarından sonra gelen hemşerilerimiz
ile yaşam buluyor. Adatepe Köyü, Rumlar ve Türklerin uzun yıllar bir
arada yaşadığı tarihi bir köyümüz. Burası Türkiye'nin bir değeridir.
Halen baktığımızda Rumlardan kalan bir çok yapıyı görme şansı
yakalıyorsunuz. Rumlar ve Türkler yüzyıllar boyunca barış içinde
yaşamış. 1924 yılında mübadele anlaşmasıyla buradaki Rumlar adalara
göçtü. Adalardaki Türkler Adatepe Köyü'ne yerleşti.
Fakat bir çok kültür hala bölgede yaşatılıyor. Son 20 yılda burası
özellikle İstanbul'dan gelen misafirlerimizin ilgisini topluyor.
Gelen misafirler oradan konut alıyor ve binaları restore ediyor.
Köyün bir diğer özelliği de Zeus Altarımız. Mitolojide, Zeus'un
Troya Savaşı'nı bu tepeden izlediği rivayet ediliyor. Edremit
Körfezi'nin hakim bir tepesidir. O tepeden Körfezin tamamını izlemek
mümkün. Bir çok ulusal basında, Türkiye'de mutlaka gezilip görülmesi
gereken ilk 10 yer arasındadır bu bölgemiz. Bölgemizin kış turizmine
açılabilmesi için, özellikle beldemizdeki butik işletmeler ve diğer
turizm işletmeleri hazırlıklar yaptılar. Isıtma sistemleri ile
birlikte kış turizmine hazırlanan bölgemiz, kış aylarında da ilgi
görmeye, yerle ve yabancı turistleri kendine çekmeye başlıyor. Tüm
misafirlerimizi beldemize ve özellikle Adatepe Köyümüz ve Zeus
Altarı'nı ziyaret etmeye davet ediyoruz" dedi. |

Milli Tarım Projesinin Organik Tarım
bileşeni kapsamında Organik Tarımın Geliştirilmesi ve
Yaygınlaştırılması amacıyla, Gökçeada ve Bozcaada’nın da “Organik
Tarım Adası” olarak planlanması halinde adalara getireceği
avantajlar ve dezavantajlar hakkında bilgilendirme toplantısı
Çanakkale’de yapıldı.
Toplantıya; Vali Orhan Tavlı, Gökçeada Kaymakamı Muhittin Gürel, İl
Genel Meclis Başkanı Ömer Şahin, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü
Erdem Karadağ, Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı Organik Tarım Şube Müdürü Hasan Yılmaz,
Bakanlık yetkilileri, İlgili Oda ve birlik başkanları, İlgili kurum
temsilcileri ve üreticiler katıldı. Program, Saygı duruşu ve
İstiklal Marşımızın okunmasının ardından Gıda Tarım ve Hayvancılık
İl Müdürü Erdem Karadağ tarafından “ Organik Tarım Havzası”
bilgilendirme sunumu ile başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığında görevli Ziraat Mühendisi Hülya Erdemir Yağlı tarafından
“Organik Tarım Havzası” hakkında yapılan konuşmanın sonrasında Vali
Orhan Tavlı’nın konuşması ile devam etti.
Gökçeada ve Bozcaada hem tarım yönünden hem de turizm yönünden en
önemli iki ilçemiz ve adamız olduğunu ifade eden Vali Orhan Tavlı,
“Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızca, 2017’nin ikinci Altı
Aylık Eylem Planında Gökçeada ve Bozcaada ilçelerimizin organik
tarım adası ilan edilmesiyle ilgili çalışma yapılması planlanmış.”
GÖKÇEADA VE BOZCADA TARIM VE TURİZM YILDIZI OLACAK
Çanakkale’nin bir tarım şehri olduğunu dile getiren Vali Orhan
Tavlı konuşmasına şöyle devam etti: “ Bakanlık temsilcisi arkadaşlar
burada bir etüt çalışması yapacaklar. Etüt çalışması öncesinde
sizlerle birlikte olup fikir alış verişinde bulunmak istiyorlar.
Ankara’daki bürokraside Çanakkale’nin akla gelmesinin sebebi de
bizim çiftçimizin organik tarım konusunda bilinçli olması. Hepimizin
de bildiği gibi halkımızın alım gücü arttı. Tüketici artık bilinçli,
öyle olunca raflarda organik ürünleri tercih etmekte. Tabi bizler de
Çanakkale olarak buradaki ekonomik alandan daha fazla nasıl
üreticimizi nasiplendiririz. Bunun çabası içerisindeyiz.
Özellikle bugün burada Gökçeada dile geldi. Gördüğümüz kadarıyla
Gökçeada’da organik tarım yönünde bir çalışma var. Özellikle
hayvancılık ve zeytincilik güzel görünüyor. Ada da su problemi de
yok, bunlar adanın artıları.
Benim öngörüm Gökçeada’nın, önümüzdeki 5 yıl içerisinde özellikle
tarım ve turizm alanında yıldızının parlayarak, lokomotif bir ilçe
olacağını düşünüyorum. Bu nedenle Özellikle organik tarımla ilgili
yatırım yapmak isteyen yatırımcılara her türlü kolaylık Çanakkale
Valiliğimiz tarafından gösterilecektir. Bunun bilinmesini istiyorum.
Gökçeada’nın organik havza ilan edilmesi ile ilgili katılımcıların
görüşleri önemli görüşlerinizi almak istiyoruz. Hepinize teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.” dedi. Toplantı katılımcılarla görüş
alışverişinde bulunulması ve yapılacak çalışmaların
değerlendirilmesi ile son buldu.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2017 yılı “İkinci Altı Aylık
Eylem Planı” kapsamında Gümüşhane, Bayburt, Rize, Artvin, Tunceli,
Hakkâri, Şırnak, Siirt illerinin “ Organik Tarım İlleri” ve Gökçeada
ve Bozcaada’nın da “Organik Tarım Adası” ilan edilmesi planlanıyor.
Bu kapsamda Çanakkale ilinde Gökçeada ve Bozcada ilçelerinde bulunan
Sivil toplum Kuruluşları ve üreticiler tarafından bu iki adanın
Organik Ada ilan edilmesi durumda avantajları ve dezavantajları
değerlendirilip bu ilçelerin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
yetkilileri tarafından yapılacak etüt çalışmalarının sonunda organik
ada ilan edilip edilmeyeceğine karar verilecektir. |

Truva'ya Uzak Doğulu turist
ilgisiÇANAKKALE merkeze bağlı Tevfikiye Köyü sınırları içinde 5 bin
yıllık geçmişe ışık tutan Truva Ören Yeri, Uzak Doğu ülkelerinden
gelen turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor. aylarıyla birlikte
ziyaretçi yoğunluğu yaşaann antik kenti, ilk 5 ayda 98 bin 330
turist ziyaret etti. Çinli turistlerde antik kente büyük ilgi
gösterdi.
UNESCO'nun 1998 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi'ne aldığı 5 bin
yıllık bir medeniyete ev sahipliği yapmış, 10 yıl süren savaşlar,
yangınlar ve depremlerle defalarca kez yıkılıp yeniden kurulmuş olan
Truva Antik Kenti, Çanakkale'nin turizmdeki lokomotifi olmaya devam
ediyor. Truva Ören Yeri, 500 bine ulaşan yıllık ziyaretçi sayısı
ortalamasıyla hem Çanakkale, hem de Türkiye için çok önemli bir
destinasyon merkezi oluyor.
Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından 1873 yılında yurt
dışına kaçırılan hazinelerin önemli bölümü Rusya'nın Moskova
kentindeki Puşkin müzesinde sergilenmesine rağmen, girişteki
sembolik tahta atı ve 9 ayrı katmandan günümüze ulaşan
kalıntılarıyla Truva, dünyanın farklı kıtalarından pek çok turistin
ilgisini çekiyor. Bu özelliği ise Truva'ya olan ilgiyi hiçbir zaman
bitirmiyor. Batılı turist ziyareti sayısında son yıllarda düşüş
gözlense de Uzak Doğu ülkelerinin Truva'ya olan ilgisi azalmıyor.
Japonya, Kore, Tayvan ve Çin başta olmak üzere pek çok ülkeden
binlerce turist antik kenti gezmeye geliyor.
2018 TRUVA YILI
Çanakkale İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Dokuz, 2018'in Truva Yılı
ilan edildiğine de dikkat çekerek, "Devletimiz 2018 yılını Truva
Yılı olarak ilan etti. Bu anlamda Bakanlığımız, Valiliğimiz ve
Müdürlüğümüz olarak, sektördeki diğer paydaşlarla Truva Yılı için
sempozyum, panel, konferans, sergi, festival gibi bir takım
etkinlikler ile hazırlıklarımızı yapıyoruz. 2018 yılında bu tür
etkinliklerle Truva'nın tanınırlığını ve bilinirliğini arttırmış
olacağız. Çanakkale turizmde alanında marka bir kenttir. Ülke
olarak, Cumhuriyetin kuruluşunun 100'ncü yılı olan 2023'te 50 milyon
turist, 50 milyar dolar gelir hedefliyoruz. Bu gelirden Çanakkale'de
kendi payına düşeni alacak potansiyele sahip" dedi. |

Hollywood sinemasının Oscar ödüllü
ünlü oyuncusu Nicole Kidman'ın, Türk turizminin tanıtımı amacıyla
yaptığı açıklamalarda ön plana çıkardığı Gelibolu vurgusu,
Çanakkale'de ve tarihi yarımadada karşılık buldu.
Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar, yaptığı açıklamada, bazı
basın yayın organlarında yer alan haberlerden, "Türkiye'de nerede
tatil yapmak istersiniz?" sorusuna Kidman'ın, "Ortak bir tarihi
paylaşıyoruz, o yüzden ben en çok Gelibolu'yu görmek istiyorum"
yanıtını verdiğini öğrendiklerini söyledi.
Gelibolu'nun değerinin gün geçtikçe arttığını ifade eden Özacar,
şöyle konuştu:
"Tarihteki ağırlığı bir kez daha ortaya çıkıyor. Kidman'ın ortak
tarih vurgusu önemli. Bu çok güzel gurur verici bir değerlendirme.
Bizler o bölgede yaşanan acıları ama daha sonrasında oluşan
dostlukları asla unutmuyoruz. Diliyoruz ki orada gelişen dostluk
anlayışı tüm dünyaya yayılsın. Bu konuda kim biraz elini uzatırsa
biz bunu bir gurur vesilesi olarak görürüz. Nicole Kidman'ı
Gelibolu'da görmekten çok büyük mutluluk duyarız. İnşallah en kısa
sürede resmi davet mektubu göndereceğiz."
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Çanakkale-Körfez
Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Genel Sekreteri ve Çanakkale Ticaret
ve Sanayi Odası (ÇTSO) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çelik ise ünlü
oyuncu Kidman'ın açıklamalarının Türk turizmine katkı sağlayacağını
belirtti. Bu haberleri gördüklerinde gerek kent, gerekse ülke
turizmi adına mutluluk duyduklarını dile getiren Çelik, Kidman'ın
Avustralyalı olduğunu ve bu ülke ile 102 yıl öncesine dayanan
ilişkilerin bulunduğunu hatırlattı.
"Bir haykırıştır"
Kidman'ın "Gelibolu'yu görmek istiyorum" açıklamasının önemli
olduğuna işaret eden Çelik, şöyle devam etti: "Çanakkale'nin
kıymetini, geçmişini, tarihini yurt dışında yaşayanlar,
Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, İngilizler ve Avrupalı
vatandaşlar en az bizim kadar biliyorlar. Nicole Kidman'ın böyle bir
açıklamada bulunması bizi böyle bir dönemde inanılmaz mutlu etti.
Türkiye aleyhinde istenildiği kadar yurt dışında kara propagandalar
yapılsın, bu açıklama aslında bunlara bir haykırıştır, bir sestir.
Kidman, aslen Avustralyalı. Bizlerin Avustralya halkıyla 1915'ten
kalma ortak bir tarihimiz var. Avustralya halkıyla böyle bir geçmişe
sahibiz. İstanbul yerine Çanakkale'ye Gelibolu'ya gitmek isterim
diye ifade etmiş. Kendilerini biz de Çanakkaleliler olarak,
Çanakkaleli turizmciler olarak Çanakkale'ye davet ediyoruz."
Bo Derek gelmişti
Nicole Kidman'ı en kısa sürede Çanakkale'de görmek istediklerini
belirten Çelik, "İsterse Truva Antik Kenti'nden Gelibolu
Yarımadası'na kadar pedal çevirebilir, bisiklete binebilir. İsterse
Gelibolu Yarımadası'ndaki Gelibolu Maratonu'na katılıp koşabilir.
İsterse Assos ve Truva antik kentlerimizi ziyaret edebilir.
Dolayısıyla bizim burada o kadar çok büyük bir zenginliğimiz var ki
saymakla bitiremeyiz." dedi.
Çelik, Nicole Kidman gibi bir ismin Çanakkale'ye gelmesinin, kentin
tanıtımına büyük fayda sağlayacağını vurgulayarak, "Geçmişte Bo
Derek, Çanakkale'yi ziyaret etmişti ve Çanakkale Boğazı'nda
yüzmüştü. Bu ziyaret Çanakkale'nin tanınırlığını artırmıştı. Kidman
da bu güzel tarihi şehri mutlaka gelip görmeli." diye konuştu.
Çelik, ÇTSO'da konuyu gündeme getireceklerini, Valilik ve Belediye
ile konuyu görüşüp Kidman'ı resmi olarak Çanakkale'ye davet
edeceklerini sözlerine ekledi. |

Çanakkale'deki turizmci iş adamları,
5 bin yıllık geçmişe sahip Troia Antik Kenti'nin, UNESCO Dünya
Mirası listesine girmesinin 20. yılında "2018 Troia Yılı" olsun
talebinde bulundu.
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası (ÇTSO) Kongre ve Fuar Merkezinde
düzenlenen toplantıya, ÇTSO Başkan Yardımcısı Selçuk Semizoğlu,
yönetim kurulu üyeleri ve Turizm Komitesi üyeleri Armağan Aydeğer
ile Kemal Pazarbaşı katıldı. Armağan Aydeğer, toplantıda, Troia
Antik Kenti hakkında bilgi vererek "2018 Troia Yılı" olsun
taleplerini ve gerekçelerini anlattı.
Troia'nın 5 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu belirten Aydeğer, 2018
yılının, Troia Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Mirası listesine
girmesinin de 20. yılı oluğunu söyledi. Aydeğer, bölgesel ve küresel
olumsuzlukların gölgesinde, ülke turizminin her geçen gün kan
kaybettiğini ifade ederek Türkiye aleyhine gerçekleştirilen haksız
kara propagandanın ülkenin imajını zedelediğini kaydetti. Bu dar
boğazı aşmak için dünya genelinde kabul gören evrensel bir iletişim
aracıyla stratejik bir turizm atılımı hamlesine ihtiyaç duyduklarını
anlatan Aydeğer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Olumsuz propagandanın kaynağı maksatlı bazı dış çevreler olabilir.
Diğer taraftan bu propagandaya maruz kalan yurt dışındaki turist
üzerinde, aksi yönde iletişim kurulmadığı müddetçe olumsuz algı
güçlenecektir. Turizmdeki bu olumsuz algıyı ortadan kaldırmanın ana
yolu, dünya genelinde çok önemli marka değeri karşılığı olan
Troia'nın varlığı ile güçlü evrensel değerleri üzerinden güçlü bir
iletişim kurgusuyla geliştirilecek uluslararası kültür ve turizm
tanıtım ve etkinlik atağı olabilir. Bu nedenle 'Uluslararası Troia
Yılı' algısı, Türkiye turizminin eskisinden daha güçlü günlerine
geçişinde çok önemli bir stratejik iletişim aracı olabilir."
Toplantıda, Troia Müzesi'nin açılışının 2018 Troia Yılı talebiyle
ilişkilendirilmesi, "UNESCO Konferansı, Uluslararası Müzeler Birliği
(ICOM) toplantısı, dünya arkeoloji müzeleri toplantısı, dünya turizm
buluşması" gibi uluslararası etkinlikler yapılabileceği de
belirtildi. |

The New York Times, okurları
için '2017'de Gidilmesi Gereken 52 Yer'in listesini yayınladı. Liste
de Türkiye'den Bozcaada da girdi.
Bozcaada için 'şiddetin uğramadığı yer' dedi.
ABD'nin en saygın gazetelerinden The New York Times dünyada tarih,
kültür, mimari, gastronomi, spor ve doğal güzellikler gibi farklı
alanlarda öne çıkan turizm destinasyonları gazete okuyucularıyla
paylaştı. Listede Türkiye'den Bozcaada da vardı.
Bozcaada ile ilgili 'Türkiye'yi görmek için yavaş tempolu bir yol'
başlıklı yazıda, 'Çanakkale Boğazı'ndaki bir adanın bu rüzgar sarılı
şeridi, İstanbul'dan Çanakkale'ye 50 dakikalık bir uçak yolculuğu ve
ardından Geyikli-Bozcaada feribotunda gevşek feribot yolculuğu ile
ulaşılıyor. Şiddet olayları ile gölgelenen ülkede, şiddetin
uğramadığı bir yer.
Bozcaada, mütevazı boyutlarına rağmen, yaygın olarak bilinen Corvus
da dahil olmak üzere altı bağbozumu evini barındırıyor. Asmaların
ötesinde, koy, antik kalıntılar, iki kumsal ve latte renkli Osmanlı
kalesi var. 2015'te trafiğe kapatıldığı için Arnavut kaldırımı ada
merkezinde bile daha da yumuşatıyor' denildi. |

Troya Antik Kenti girişine 50
milyon liralık harcamayla yapılan "Troya Müzesi" ile "Hamidiye
Tabyaları"ndaki yapım ve restorasyon çalışmalarının tamamlanmasıyla,
Çanakkale'nin muazzam bir kültür mirasına kavuşacak.
UNESCO tarafından 1998'de Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil
edilen Troya, dünyada birçok kişinin,ş kültürel kulağı açık her
insanın bildiği özellikte olan bir yer, tarihi bir mekan.
Çanakkale'nin binlerce yıl öncesindeki hatıralarını barındıran bir
yer.
Maliyeti 50 milyon lirayı bulacak Troya Müzesi, 3 bin metrekarelik
sergi salonları dahil 10 bin metrekare kapalı alandan oluşacak.
Hamidiye Tabyaları
Sultan 2. Abdülhamid'in emriyle 1892 yılında Mareşal Asaf Paşa
tarafından inşa edilen Hamidiye Tabyaları'nın, Çanakkale Boğazı'nın
kenarında yer alan çok güzel ve önemli bir alan.
Kültür ve Turizm Bakanlığının ihalesiyle 17 milyon liralık ödenekle
105 dönümlük alanda başlatılan çalışmalar sürüyor. Çanakkale Deniz
Savaşları sırasında boğaz savunmasında kullanılan 10 bonet (tabya)
bulunuyor. 2013'ta başlanan çalışmalar ile ayağa kaldırılan Hamidiye
Tabyaları'nın restorasyonunda son aşamaya gelindi. Çevresindeki
büyük alan ile beraber, bir kültür, kongre, eğlence bir hatıra
mekanı haline gelecek. Oradaki bütün sergilerin, düğünlerin,
toplantıların yapılacağı hale gelecek. |

Ticaret ve Sanayi Odası'nın
düzenlediği toplantıda bir araya gelen turizm temsilcileri kentteki
turizm faaliyetlerinin tek elden yönetilmesi için şirket kurulması
çalışmalarını masaya yatırdı.
Turizme yönelik devlet desteklerinin kapsamının genişletilmesi,
Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) tarafından açıklanan destek
programlarının, bölge turizminin rekabet gücünü arttırması amacıyla,
sektörde faaliyet gösteren işletmelerin yenilenmesi ile Çanakkale'de
yürütülen turizm faaliyetlerinin tek elden yönetilmesine yönelik
şirket kurulması çalışmaları ele alındı.
ÇTSO tarafından yapılan turizm çalışmaları hakkında bilgi veren
Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin, "Yönetim Kurulu olarak
Çanakkale'nin öncelikli sektörleri arasında yer alan turizm
sektörünü önemsemekteyiz. Oda olarak bu kapsamda bölgemizin
tanıtımına katkı sağlayacak ve turizmde rekabet gücümüzü ortaya
çıkartacak projeler yaptık.
Yapmaya da devam edeceğiz. Projelerimiz arasında, 5 farklı dilde 2D
ve 3D olarak izlenebilen Çanakkale Tanıtım Filmi, Türkçe-İngilizce
olarak hazırlanan Çanakkale Tuzim Haritası ve ÇTSO Su Ada
sayılabilir. Çanakkale'yi turizmde çağ atlatacağını düşündüğümüz Yat
Limanı ve Kruvaziyer Limanı çalışmalarında kimse bizim duyduğumuz
heyecanı duymayıp bu vizyona sahip olmasa da bu projelerin takipçisi
olmaya sonuna kadar devam edeceğiz" diye konuştu. Toplantıya katılan
turizm sektör temsilcileri kendi branşlarında ilk kez böyle bir
toplantı düzenlendiğini dile getirerek, bu sayede sağlanacak
hiyerarşik bilgi akışıyla gerçekleştirilecek çalışmaların daha hızlı
ve verimli bir şekilde neticelendirilebileceğini ifade etti. |

EDEN 2015 Avrupalı Seçkin
Destinasyonlar yarışmasının bu yıl için belirlenen teması olan
“Turizm ve Yerel Gastronomi” yarışmasında Çanakkale ili adına
sunulan “Gökçeada” projesi ilk beş proje arasında yer alarak
Avrupalı Seçkin Destinasyon ağında yer almaya hak kazandı.
Henüz keşfedilmemiş ve düşük turist yoğunluğuna sahip
destinasyonların sürdürülebilir turizm ilkeleri doğrultusunda
turistik cazibesinin arttırılması, turistik çekim unsurlarının
geliştirilerek turist akışının yoğunlaştırılması ve bu sayede yerel
ve bölgesel kalkınmanın hızlandırılması amacıyla 2007 yılında Avrupa
Komisyonu İşletme ve Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen
bir girişim olan “2015 Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Proje”
programında, bu yıl ülke genelinde 58 farklı şehir yarışmıştır.
22 Aralık 2015 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler ve
AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından Ankara Cer Modern’de
düzenlenen ödül törenine, ilimiz adına Çanakkale Valiliği
koordinasyonunda, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Odamızın
ortaklığında sunulan “Gökçeada” temalı proje finalde ilk beş proje
arasına girerek ödül almaya hak kazanmıştır.
Yarışmada birinci olan Gaziantep’in yanı sıra diğer finalistler olan
Çorum, Kayseri ve İzmir illeri de dereceye girdikleri için ödüle
layık görülmüştür. Düzenlenen ödül törenine Çanakkale-Gökçeada adına
Gökçeada Kaymakamı Muhittin Gürel, Valilik İl Koordinasyon ve
Planlama Müdürü Gülten Yetişen, İl Kültür ve Turizm personeli Nejla
Saltık ve Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası adına Gökhan Doğru
katıldı. |

Çanakkale'nin Yenice İlçesi'ndeki
Kazdağları'nda ilk kez düzenlenen yamaç paraşütü etkinliğine 50
doğasever katıldı.
Çeşitli doğa sporları gerçekleştirilen Kazdağları'nda ilk defa
doğaseverler yamaç paraşütü heyecanı yaşadı. Çanakkaleli 50
kişililik, 'Ayak İzi' isimli doğasever grup üyeleri Yenice
Tepesi'nde, Antalya'dan gelen deneyimli yamaç paraşütçülerinden ders
aldı.
Eğitimin ardından ilk defa yamaç paraşütü ile havalanan
doğaseverler, Kazdağları'nın üzerinde uçuş yaptı. Doğasever grubun
liderlerinden Mehmet Tekin ilk kez yamaç paraşütü yaptığını
belirterek, "İlk defa uçuş gerçekleştirdim. Kazdağları'nın havadan
görüntüsü gerçekten harika. Kazdağları yamaç paraşütü için çok uygun
bir yer. Bu uçuşları çeşitli dönemlerde tekrarlayacağız" dedi. |
Katılımcılar Çanakkale’nin sabit ve kalıcı bir Fuar Alanına
ihtiyacı olduğu konusunda hem fikir oldular.
“ÇTSO Bölgenin İş ve Yatırım Ortamını Geliştiriyor” projesi kapsamında
gerçekleştirilen çalışmaların sonuçlarını paylaşmak ve elde edilen verilerle
ilimizin fuar alanı ihtiyacının tespit edilmesi amacıyla “Çanakkale 2023 Fuar
Vizyon Çalıştayı” başlığı altında kurumlar arası ortak akıl toplantısı
düzenlendi.
ÇTSO Kongre Fuar Merkezi Bozcaada toplantı salonunda
gerçekleştirilen Çalıştay’a Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ, Belediye Başkan
Yardımcısı Rebiye Ünüvar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Ahmet Erdem ve Rektör Danışmanı Prof. Dr. Levent Genç ile 30 civarında
kamu kuruluşu ve sivil toplum örgütlerinin temsilcisi katıldı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Sayman Üyesi Mustafa Kansu konuşmasında, “Değerli kamu kurum, kuruluş ve
sivil toplum örgütü temsilcileri; “ Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak
bölgemizi ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda bir adım daha ileriye götürmek
için sürekli araştırıyor ve bu araştırmalarımız sonucunda ortaya çıkan tespitler
doğrultusunda yeni projeler üretiyoruz. Bölgemizin öncelikli sektörlerinde
yaşanan gelişimi desteklemek ve bölgemize yeni bir ekonomik güç kazandırmak
adına ‘Çanakkale 2023 Fuar Vizyon’ çalıştayını sizlerin de değerli
katılımlarınızla gerçekleştireceğimize inanıyoruz. İlimizde son dönemlerde
markalaşma ve rekabet edebilirlik bilincinin gelişmesiyle birlikte yöresel diye
adlandırdığımız birçok ürün artık ulusal ve uluslararası pazarlarda ilgi
görmeye, fark yaratmaya ve rekabet edebilme seviyesine ulaşmaya başlamıştır.
Projemizde hedefimiz, ulaşılan bu seviyeyi bir adım daha ileri götürmek üzere
ilimizde düzenlenen fuarları, ulusal ve uluslararası seviye ulaştırmak ve
böylece TOBB Yurt İçi Fuar Yönetmeliği standartlarına uygun bir fuar alanında
gerçekleştirilmesini sağlamaktır.” ifadelerine yer verdi ve konuşmasını
sürdürdü:
“ Fuar alanı olmasının yanında yapımı gerçekleştirilmesi planlanan yapının
fonksiyonel olarak kullanılması ve ilimizde birden fazla ihtiyaca cevap vermesi
adına bu alanın çok amaçlı salon olarak da kullanılabilecek şekilde
tasarlanmasını istedik.
Böylece başlarda yılda belki bir veya iki kez düzenlenecek olan fuar
organizasyonları haricinde yapımı planlanan fuar alanının atıl bir yapı olarak
kalmaması amacıyla konser, spor ve etkinlik salonu olarak kullanılmasının
bölgemiz için daha faydalı olacağını düşündük.
Siz değerli katılımcıların görüş ve önerilerini alacağız ve Çalıştay sonucunda
hazırlanacak sonuç raporu kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Biz Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Çanakkale’nin bir fuar alanına
ihtiyacı olduğu ve yapılması gerektiği düşüncelerimiz ile ilk tuğlayı koyuyor ve
sonrasında da üzerimize düşeni hatta daha fazlasını da yapmak için kararlı
olduğumuzu sizlerin huzurunda beyan ediyoruz.”
Çalıştayda ÇTSO tarafından proje kapsamında gerçekleştirilen çalışmaların
gösterildiği sunumun ardından sektörle ilgili birikimlerini paylaşan Erexpo
Fuarcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Usta konuşmasında, “Yaklaşık 3-4 ay
önce ÇTSO Yönetim Kurulu ile en iyi sonucu nasıl elde ederiz diye fikir
alışverişinde bulunduklarını, Çanakkale’ye büyük bir heyecan duyarak
geldiklerini ancak karşılarında kendilerinden daha heyecanlı yöneticiler
görmekten daha büyük mutluluk duyduklarını” ifade etti. Usta konuşmasının
devamında “Fikren şehrin veya bölgenin fuar merkezine hazır olup olmadığının
tespit edilmesinin daha sonraki aşamada ile kurumlar arası ortak akıl ile yeri
ve büyüklüğü gibi konuların tartışılması gerektiğini söyledi. Çanakkale’de fuar
merkezi yapıldığı takdirde firma olarak Çanakkale’de yılda 7-8 adet fuar
düzenlenebileceğine inanan bir şirket olduklarını ifade eden Usta, Türkiye
genelinde yapılan fuar merkezlerinin %90’nın dan fazlasının bölgenin Ticaret ve
Sanayi Odaları tarafından başlatılan çalışmalar sonucunda meydana geldiğini,
Türkiye’de her yerde fuar yapılamayacağını düşündüklerini, karakteri olan
fuarcılığa yatkın ve turizm konusunda tecrübesi olan şehirlerde ciddi fuarların
yapılabileceğini ifade etti. Almanya Hannover Fuarcılık sistemini örnek olarak
veren Usta Hannover’in Almanya’nın en büyük ve en kapasiteli şehri olmadığını
ancak gerçekleştirdikleri fuar alanı yatırımlarıyla birlikte yaklaşık 300.000
nüfuslu küçük bir şehrin dünya fuarcılık sektöründe söz sahibi olduğunu
düzenledikleri her fuarı yaklaşık 3 milyon ziyaretçinin katıldığını ifade etti.
Usta Çanakkale’de düzenlenebilecek fuarlara örnek olarak, Tarım, Lojistik ve
Denizcilik, Balık ve Su Ürünleri, Domates, İnşaat ve Emlak, Yunanistan ile
Balkan Ülkelerine yönelik ortak bir çalışma, Zeytin ve Zeytinyağı ile Süt ve Süt
Ürünleri fuarları yapılabileceğini söyledi.
Düzenlenen Çalıştay’da Çanakkale Belediyesinin konuyla ilgili düşüncelerini
ifade eden Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar konuşmasında, “Çanakkale
Belediyesinin şehrin stratejik planında kültür, turizm ve üniversite şehri
olması yönünde bir vizyonları olduğunu gerçekleştirilen çalışmanın bu vizyona
uygun ve markalaşma sürecinde çok anlamlı bularak çalışmayı desteklediklerini”
ifade etti.
Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ çalıştayla ilgili konuşmasında, “Öncelikle
şehrin gelecek vizyonunun oluşturulmasında ön ayak oldukları için Çanakkale
Ticaret ve Sanayi Odasına teşekkür ediyorum. Böyle bir merkeze ihtiyaç var mı?
Kesinlikle var. Çanakkale’ye her türlü etkinlik yakışıyor. Bizden fuarcılık
sektöründe önde rakiplerimizin önüne geçebilir miyiz? Evet bir gladyatör
edasıyla gelebiliriz. İlimize kazandırılacak fuar merkezinin turizm açısından da
büyük katkı sağlayacağını ve turizm sezonunda dezavantaj gibi görünen mevsimsel
kısalığın bu tarz organizasyonlarla pozitife döndürülebileceğini, bu kapsamda
düzenlenecek fuarların ekonomiye olumlu katkı sağlayacağını” ifade etti. Vali
Yardımcısı Dağ konuşmasının sonunda ise “ Fuarlara katılan ziyaretçiler adına
düşündüğünde fuar ziyareti için gidilen bu zamanlarda şehirlerin sunduğu
imkanlardan yararlandığını, mukayese ettiği zaman Çanakkale’nin İstanbul’dan çok
bir farkı olduğuna inanmadığını, Çanakkale’nin hinterlandında bulunan bir çok
değeri çok rahatlıkla sunabileceğimizi ve biz bu işi yaparız diye düşünüyorum.”
dedi. Vali Dağ “burada sorulması gereken iki önemli husus olduğunu bunların
‘nerede ve nasıl olacak’ soruları olduğunu çalıştay profiline baktığında bu
soruların cevabının bulunabileceğini düşünüyorum” dedi ve davet için Çanakkale
Ticaret ve Sanayi Odasına teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi adına çalıştaya katılan Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Ahmet Erdem Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın güzel projeler
ürettiği için teşekkür ettiklerini, Çanakkale’ye kazandırılacak fuar alanının
gerçekten önemli bir ihtiyaç olduğunu, kendilerinin bu projede paydaş olarak
değil yönetim ve organizasyon anlamında da katılmak istediklerini ifade etti.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi adına çalıştaya katılan diğer konuşmacı olan
Rektör Danışmanı Prof. Dr. Levent Genç “ÇTSO’ dan davet yazısını aldıklarında
çok heyecanlandıklarını hemen hızlı bir şekilde konuyla ilgili bir çalışma
kadrosu kurduklarını ve neler yapabiliriz diye çalıştıklarını hatta binanın
tasarımına kadar geldiklerini” ifade etti. Prof. Dr. Genç “ Fuarların son
dönemlerde yüksek teknolojiyle kurulduğunu bu sebeple ÇOMÜ Teknopark ile
kurulması planlanan fuar merkeziyle entegre edilebileceğini ve üniversitenin
mutlaka fuar merkezinin tasarımından organizasyonuna hatta yönetiminde olmasının
büyük avantajlar sağlayacağını” sözlerine ekledi.
Genel Sekreter Sema Sandal’da bu Çalıştayı çok önemsediklerini ifade ederek “
Katılımcıların fikirleri bizim için çok önemli. Mesela içinde bulunduğumuz 5.500
m2 bina başlangıçta tamamen hizmet binası olarak projelendirilmişti. Proje, bir
konferans salonu haricinde makam ve dinlenme odalarından ibaretti. İsraf olarak
değerlendirilip süratle Kongre Merkezine dönüştürülürken böyle bir çalıştay
organize etmeyi o gün için düşünemedik. Karşı çıkanlar oldu, orada toplantı
eğitim kongre mi yapılır mı diyenler oldu. Ama şu an için bazen ihtiyaca cevap
veremeyecek kadar talep alıyoruz. Bu yüzden yapılacak bir Fuar Alanı ile ilgili
vizyon belirlerken bunu sizlerle birlikte konuşmak, tartışmak istedik. Çanakkale
Ticaret ve Sanayi Odası olarak buranın da daha verimli kullanılacağı ve burası
ile entegre bir Fuar Alanını Çanakkale’ye kazandırmak istiyoruz” dedi.
Çalıştay sonunda katılımcılar tarafından üzerinde fikir sağlanan konu ise
yapılması planlanan fuar merkezinin, şehre yakın ancak şehrin merkezinde
olmayan, otopark sorunu yaşanmayan, büyük tonajlı araçların rahatlıkla girip
çıkabileceği, toplantı ve konferansların fuar ile aynı anda firmaların ve
katılımcıların hizmetine sunulabileceği ÇTSO Kongre Fuar Merkezi ile entegre
olabilecek Çanakkale Organize Sanayi Bölgesinde uygun bir alanda kurulacak Fuar
Ticaret Merkezi’nin ihtiyaca rahatlıkla cevap verebileceği görüşü tüm
katılımcılar tarafından olumlu olarak değerlendirilerek çalıştay tamamlandı.
Çanakkale Valisi Ahmet Çınar, Turizm odaklı Çanakkale Gelişim
Planının yapılması için, İtalya’dan konunun uzmanı bir şehir planlamacısı ile
çalışmaya başladıklarını söyledi. Vali Çınar, “20, 30, 50 yılına örnek model bir
şehir planı çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Vali Çınar, Akbaş-Karacaören gemi
geçiş iskelesi projesinin de başladığını kaydetti.
Çınar, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaret etti.
Ziyarette, Vali Çınar ÇTSO yöneticileri ile Çanakkale Gelişim Planı, mülteci
sorunu, köy yollarındaki altyapı yetersizliği, Akbaş-Karacaören Gemi Geçiş
İskelesi, Orman Bölge Müdürlüğü’nün Çanakkale’de yeniden açılması, devam eden
arkeolojik kazılar, Ezine Gıda İhtisas OSB ve Çanakkale Ticaret Sitesi gibi
konularda bilgi paylaşımında bulundu. Toplantıda, uluslararası alanda uzman bir
şehir plancısı ile Çanakkale Gelişim Planı’nı hazırladıklarını söyleyen Vali
Çınar, "Çanakkale böyle bir planı hak ediyor. Bu potansiyel çok az şehirde var,
burası dünyanın en güzel yeri. İstanbul’un ikizi gibi bir coğrafyası var. Çarpık
yapılaşmayı ve güzel doğasının mahvolmasını önlemek için turizm odaklı Çanakkale
Gelişim Planı’nın yapılması gerekiyor. İtalya’dan konunun uzmanı bir şehir
planlamacısı ile çalışmalar başladık. Geleceğin 20, 30, 50 yılına örnek model
bir şehir planı çıkarmayı hedefliyoruz" diye konuştu.
GÖÇMENLER İÇİN GEREKEN ÖNLEMLER ALINACAK
ÇTSO yöneticileri, Çanakkale Gelişim planını desteklediklerini, kentin sağlıklı
gelişimi için planın gerekli olduğunu ifade ettiler. Çanakkale Organize Sanayi
Bölgesi ile konuların, sorunların görüşüldüğü toplantıda üniversite ve fuar
ticaret merkezi projelerindeki son gelişmeler hakkında bilgi verilerek görüş
alışverişinde bulunuldu. Kaçak göçmenler ve şehrin asayişi ile ilgili konuların
da görüşüldüğü toplantıda konu ile ilgili bilgi veren Vali Çınar, yasadışı
mülteci göçünün olumsuz yansımalarının Çanakkale bölgesinde yoğun biçimde
hissedildiğini belirtti. Kaçak göçmenlerin özellikle Ayvacık bölgesinde güvenlik
sorununa neden olduğu gibi bölge ekonomisini de olumsuz etkilediğini ifade etti
ve asayişin sağlanması konusunda gereken önlemlerin alındığını söyledi.
AKBAŞ - KARACAÖREN İSKELE PROJESİ BAŞLADI
Vali Çınar, Akbaş-Karacaören Gemi Geçiş İskelesi projesinin başladığı müjdesini
de vererek, "Önümüzdeki süreçte Çanakkale Boğaz Köprüsü projesi de olduğundan,
iskele projesi üzerinde çok detaylı çalışılmakta, köprü hayata geçtiğinde de çok
fonksiyonlu olarak hizmet vermek üzere planlanmaktadır” dedi.

Ege'nin binlerce yıllık tarihi,
büyüleyici doğası ve leziz yemekleriyle unutulmaz bir hafta sonu
molasına davet ediyor.
Antik dönemde 'İda' olarak anılan Kaz Dağları'nın nefis havasında
yürüyüş yapmanın, beş yüz yıllık zeytin ağaçlarının gölgesinde
dinlenmenin tam zamanı.
UNESCO tarafından ödüllendirilen Tahta kuşlar Etnografya
Galerisi'nin bulunduğu yörük köyünde farklı yaşamların izlerini
sürmek, bir zamanlar Aristo'nun felsefe okuluna ev sahipliği yapmış
Assos'ta tarih yolcuğuna çıkmak tarih meraklılarına yönelik
etkinliklerden birkaçı. Beş bin yıllık tarihinde defalarca yıkılıp
yeniden kurulan Truva Antik Kent; Antik Tiyatrosu ve yaşam alanları
ile ziyaretçilerini gerçek tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Yeşilin
ve mavinin her tonunu barındıran, Kurtuluş Savaşı destanının
yazıldığı Gelibolu ve Çanakkale Şehitliği de görülecek yerler
arasında. |
Yıllık ortalama 500 bin ziyaretçi sayısıyla 5 bin yıllık geçmişe
ışık tutan Troya Antik Kenti'nin öneminin, sene başında inşaatına başlanan
müzenin tamamlanmasıyla artması hedefleniyor.
Yıllık ziyaretçi sayısının iki kat artarak 1 milyona ulaşması
bekleniyor. Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde bulunan ve
her sene 500 binden fazla kişinin ziyaret ettiği Troya Antik Kenti'nin
geleceğinin, yapımına yıl başında başlanan Troya Müzesi ile değişmesi
bekleniyor.
Homeros'un destanı İlyada'da yer alan Truva Savaşı'nın yapıldığı yer olarak da
bilinen antik kentte yıllık ziyaretçi sayısının 1 milyonu geçmesi, yurt dışına
kaçırılıp 44 ülkeye götürülen hazinelerin Türkiye'ye iade edilmesi hedefleniyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca bir yarışmayla belirlenen proje çerçevesinde yıl
başında başlanan Troya Müzesi inşaatında yüzde 50'lik bölüm tamamlandı. Maliyeti
22 milyon lira civarındaki müze, 3 bin metrekaresi sergi salonları olmak üzere
10 bin metrekare kapalı alana sahip olacak. Troya Ören Yeri ve Çanakkale'de yer
alan kazılarda bulunan arkeolojik eserlerin de çağdaş müzecilik anlayışına uygun
olarak sergileneceği müzenin yapımının yıl sonuna kadar tamamlanması
öngörülüyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) 1998 yılında
"Dünya Kültür Mirası Listesi"ne dahil edilen, 5 bin yıllık geçmişe sahip Troya
Antik Kenti'nin önemi, müze projesi tamamlandığında artacak.
Çanakkale Kültür ve Turizm Müdür Vekili Özcan Alarslan, Troya'nın dünya için
önemli bir antik kent olduğunu söyledi. Bu bölgenin, dünyada tanınan önemli
yerler arasında bulunduğunu belirten Alarslan, uzun süredir yapımı beklenen ve
hazırlanan proje kapsamında Troya Müzesi'nin tamamlanmasıyla antik kentin
geleceğinin değişeceğini anlattı.
"Yıllık ziyaretçi sayısının iki kat artarak 1 milyona ulaşması bekleniyor.
1873'te Heinrich Schliemann'ın çeşitli yollarla yurt dışına kaçırdığı 8 bin
parça eser, Moskova'daki Puşkin Müzesi'nde bulunuyor. Troya Müzesi'nin
kurulmasıyla bu eserlerin Türkiye'ye iadesi söz konusu olacaktır. Tabii çeşitli
yollarla 40 ülkeye kaçırılan eserlerin de dönüşü bekleniyor. Bu eserler halen
çeşitli müzelerde sergileniyor ya da sergilenmek üzere depolarda tutuluyor. Bu
geri dönüş, Çanakkale'nin Kazancı demektir. Troya Müzesi'yle yurt dışına
kaçırılan eserlerimize tekrar sahip olmak, Çanakkale'nin turizm sirkülasyonunu
da etkileyecek, Çanakkale'ye büyük kazanımlar sağlayacaktır. Antik kentin kaderi
de buna bağlı olarak değişecek, güzelleşecek, gelişecektir."
Çanakkale'nin Bayramiç İlçesi sınırlarında kalan Kazdağları'nın
kuzey yamaçları, dünyayı tehdit eden kuraklık tehlikesinin aksine, her yerinden
fışkıran yer altı suları ve doğal güzelliğiyle adeta cenneti andırıyor.
Mitolojide 'Bin Pınarlı Dağ' olarak bilinen Kazdağları, sadece
doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda bol suyuyla da dikkat çekiyor.
Doğaseverler, Kazdağları'nda her geçen gün yeni bir güzellik ve su kaynağı
keşfediyor. Bunlardan birisi de Bayramiç İlçesi'ne 45 kilometre, Evciler Köyü'ne
ise 20 kilometre uzaklıktaki Atçukuru Mevkii'nde bulunan ve halk arasında, Çoban
Paris'in yaşadığı varsayımı nedeniyle Çoban Paris Mağaraları olarak anılan ve 3
mağaradan oluşan bölge.
Mağaraların girişi olan sarp kayalıkların arasından süzülen yer altı suyu
kaynakları küçük şelaleler halinde durmaksızın akarak Ayazma Deresi'ni
oluşturuyor. Bu doğal güzellikler ve yeraltı kaynaklarına yıllardır ulaşım
olmadığını belirten çevre sakinleri ise zenginliğin yıllardır bakir kalmasından
yakındı.
Çanakkale’nin Bayramiç İlçesi sınırlarındaki Kazdağları’nda, bir
orman işçisi tarafından tesadüfen bulunan ve gizli bir cennet bahçesini andıran
şelale ziyaretçi akınına uğruyor. Temiz havanın keyfini sürenler, doğa
harikasını izleyip yorgunluk atıyor.
Kazdağları’nın Bayramiç İlçesi’ne bakan kuzey yamaçlarındaki
Sazak Gözetleme Kulesi’nde 10 yıl gözetleme işçisi olarak çalıştıktan sonra
bölgede odun kesim işi yapan 53 yaşındaki Mehmet Özenç, yaklaşık 6 ay önce
zirveye yakın Uzunoluk Mevkii’nde bugüne kadar bilinmeyen bir şelale buldu.
Basında yer alan haberlerin ardından şelale, vatandaşların
yoğun olarak geldiği yerler arasına katıldı. Ayazma başta olmak üzere mesire
yerlerini gezerek milli parkı dolaşan ziyaretçiler bin 300 metre yükseklikteki
Uzunoluk mevkiinde gizli cenneti de görmeyi ihmal etmedi. Bir pınarın
oluşturduğu ve 50 metre yükseklikteki sarp kayalıklardan dökülen şelaleyi
görebilmek için 1.5 saat yürüyerek bölgeye gelen ziyaretçiler, yorgunluk attı.
Bölgeyi gezenlerden Alev Çetin, "Burayı basında çıkan haberlerden gördüm.
Kazdağları’nı gezisinde özellikle burayı görmek istedim. Şelale tam bir doğa
harikası. Gördüğümde gözlerime inanamadım, çelik gibi olmasına rağmen suya
kendimi bıraktım" dedi.
Çanakkale Limanı'na kurvaziyer turizmi için şu ana kadar 40 gemi
için başvuru yapıldığı, önümüzdeki günlerde sayının artabileceği belirtildi.
Merkeze bağlı Kepez Beldesi'ndeki Çanakkale Limanı, kurvaziyer
turizmi sezonunda umutlu. Geçtiğimiz günlerde 'Hamburg' ve 'Aegan Odyssey' adlı
iki gemiyi ağırlayarak sezonu açan limanda, Çanakkale'ye binden fazla ziyaretçi
ayak bastı. Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerden gemi
yolculuğuyla Çanakkale'ye gelen turistler, Kent turizmine hatırı sayılır bir
katkıda bulundu. Llimanda bekleyen otobüsler turistleri Troia Antik Kenti,
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı ve Kent merkezine taşıdı.
2014 kurvaziyer sezonundan Umutlu olduklarını söyleyen Çanakkale Limanı Genel
Müdürü Ali Aktoprak, "Geçtiğimiz yıl bizim için iyi geçti. 2014'ün de aynı
şekilde geçmesini bekliyoruz. Şu ana kadar bağlantı kurup limanımıza uğrak
yapacağını bildiren 40 kurvaziyer bulunuyor. Daha sonradan bu rakamın artacağını
ümit ediyoruz. Önemli bir turizm çeşitliliğine sahip olan Çanakkale'mizde bu yıl
daha iyi bir sezon geçireceğimizi düşünüyoruz" dedi.
Bir ucu Çanakkale'de, bir ucu da Balıkesir'de olan efsanevi Kaz
Dağları, ülkenin en büyük doğal hazinesi olma özelliğini koruyor.
Büyük kısmı Balıkesir topraklarında olan Kaz Dağları, bitki ve
hayvan zenginliği, Milli Parkı ve eşsiz doğal güzellikleriyle dikkat çekmeye
devam ediyor. Doğa düşkünü ve macera sever binlerce insan, yılın her günü Kaz
Dağları'nı gezip doğal güzelliklerinden faydalanıyor. Doğa sporları bakımından
da elverişli olan Kaz Dağları'nda, Off Road, doğa yürüyüşleri, trekking,
dağcılık vb. sporlar yapılırken, Termal turizm de son zamanlarda artışa geçti.
Geniş bir alana sahip olan Kaz Dağları'nın 21 bin 450 hektarlık
kısmı 1993 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park ilan edildi. Böylelikle
Kaz Dağları'nın doğal bir hazine niteliğindeki jeomorfolojik özelliklerinin
korunması, flora (bitki) ve fauna (hayvan) varlığının devamının sağlanması,
araştırılması ve gelecek kuşaklara aktarılması hedeflendi. Doğudan batıya uzanan
Kaz Dağları'nın kütlesini, kuzey-güney istikametinde yaran derin vadi ve
kanyonlar ve bu yapının ortaya çıkardığı farklı iklimsel koşullar, bitki ve
hayvan varlığının zenginleşmesi açısından uygun yetişme ortamı imkanları
sağlandı.
Özellikle bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik, Milli
Park'ın ana kaynak değerini oluşturuyor. Kaz Dağları kütlesinin güney yüzünde
hakim olan bitki topluluğu, alt seviyelerde (700-800 m'lere kadar) kızılçamlarla
(Pinus brutia), üst seviyelerde ise (1400 m'lere kadar) karaçamlarla (Pinus
nigra var. pallasiana) temsil edilen kurak iklim tipine ait ormanlardan
oluşuyor. Güney yüzde özellikle etekler, kızılçam ve bu türün tahrip alanlarını
kaplayan maki topluluğu ile tipik Akdeniz manzarası taşıyor. Buna karşılık zirve
bölgesi ve civarlarında nemli iklim tipine ait ormanlar yayılış gösteriyor. Bu
ormanların hakim ağaç türleri yükseklerde göknar (Abies equi-trojani), daha alt
seviyelerde ise, Karadeniz ikliminin karakteristik ağacı olan kayın (Fagus
orientalis), sapsız meşe (Quercus petreae) ve macar meşesidir (Quercus frainetto).
Bugün batıda Ortaburun mevkiinden, doğuda Şap Dağı'na kadar sadece zirveleri
örterek kesintili bir dağılış gösteren göknar topluluklarının eskiden bu alandan
çok daha geniş ve devamlı bir yayılışa sahip olduğu biliniyor.
KAZ DAĞLARI ENDEMİK BİTKİ ZENGİNİ
Bugüne kadar Kazdağı'nda 800 bitki taksonu tespit edildi. Ancak
bu sayının 1000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Ama bundan daha önemlisi,
başta Kazdağı Göknarı olmak üzere 32 adet bitki türü endemiktir (yalnızca
Kazdağı'nda yetişen). Bunun yanında Türkiye'nin endemik türü olan ve Kaz
Dağları'nda yetişen 40 adet, endemik olmayan, ancak Türkiye'de sadece Kaz
Dağları'nda yetişen 15 adet tür biliniyor. Milli Park ilanı ve avlanmanın
yasaklanmasıyla birlikte, yaban hayvanı popülasyonlarında da gözle görülür
artışlar oldu. 2003 yılında yapılan envanter çalışması verilerine göre, alanın
yüksek rakımlı kuzey bölgelerinde ve yerleşim yerlerine (köy, kasaba gibi)yakın
alt bölgelerinde hayvan varlığı doğal olarak az miktarda, orta bantlarda ise bu
bölgelere oranla daha fazla. Belirlenen en önemli hayvan türleri; ayı, domuz,
kurt, karaca, tilki, Porsuk, sansar vb. Bölgede yapılan araştırmada 10-15 yıl
öncesine kadar sırtlan ve vaşak gibi hayvanlar görülmesine rağmen, bugün bu
türlerin tükendiği anlaşıldı. Ayı, kurt ve karaca gibi türlerin de risk altında
olduğu biliniyor.
Milli Park içinde geçmişten günümüze, rekreasyon amaçlı iki
adet günübirlik kullanım alanı mevcut. Güre beldesi sınırları içinde kalan
Pınarbaşı 1980 yılında kurulmuş ve yalnızca 1 Ha. büyüklüğünde olmasına karşın
en yoğun kullanılan mesire alanlarından. En önemli özelliği ise, Kaz Dağları kar
sularının bir kısmının kaynak halinde buradan çıkıp dere oluşturması. Akarsuyun
ısısı 9-10 derece. Yılın 2 buçuk aylık yaz sezonunda yaklaşık 80-100 bin
ziyaretçi tarafından günübirlik kullanılmakta.
Zeytinli beldesine 4 buçuk kilometre mesafedeki Sutüven (Hasanboğuldu)
1992 yılında kurulmuş ve 3 hektar büyüklüğünde. Kaz Dağları'nın eteğinde,
içinden Kızılkeçili Çayı'nın geçtiği Hasanboğuldu Göleti ve suyun 17 metreden
düştüğü Sutüven şelalesi nedeniyle son yıllarda giderek daha fazla rağbet gören
alanın, bugünkü ziyaretçi sayısı yaz sezonunda 200 bine yaklaşmakta. Manzara
güzelliği ve Hasanboğuldu öyküsünün yaygınlaşmasıyla her geçen gün daha fazla
ilgi görmekte. Kaz Dağları Milli Parkı ülkenin önde gelen turizm bölgelerinden
sayılan güzel Edremit Körfezi'nde yer alıyor. Milli Park'ın güneyinde yer alan
Güre Kaplıcaları, Türkiye'nin önemli Termal merkezlerinden. Milli Park'ın
çevresinde Thebe, Killa, Khrysa, Anderia, Antandros, Pedosos ve Astrya yerleşim
bölgeleri biliniyor.
Yakın çevrede 3 önemli antik Kent bulunuyor. Bunlar; Troya
savaşlarından önce kurulmuş Edremit'e 6 kilometre uzaklıkta Adramyttion, dağın
güneyinde ve Edremit Körfezi'nin kuzeyinde Kaletaşı Tepesi'nin üstünde kurulu
Antandros, Çanakkale il sınırları içinde yer alan Assos (Behramkale) kentleri.
Kaz Dağları'nın yabancılar tarafından en ilginç yanı ise, mitolojideki İda Dağı
efsaneleri. Bütün bu özellikleri nedeniyle ve son yıllarda önemi giderek artan
ekoturizm anlayışı, Kaz Dağları Milli Parkı'ndan bu çerçevede yararlanmak
isteyenler için, etkinliklerin belli esaslara göre yapılması zorunluluğunu
ortaya çıkarttı.
Kaz Dağları Milli Parkı, ekoturizm etkinliklerinin belli
esaslar çerçevesinde yapılabilmesi için 2002, 2004 ve 2007 yıllarında yöre
insanları arasından belirlenen adaylara, Kaz Dağları Milli Parkı'nın kaynak
değerleri ve etkinlik esasları çerçevesinde 1 hafta eğitim verildi. Yapılan
sınavların sonucunda 86 kişi ekoturizm alan kılavuzluğu sertifikası almaya hak
kazandı. Kaz Dağları Milli Parkı'nın planda belirtilen güzergah ve alanlarına
gidebilmek için "Etkinlik İzni Başvuru Formu"nu doldurarak izin almak, her yıl
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nce belirlenen ücretleri yatırmak
ve kılavuz almak zorunluluğu var. Bu işlemler Mehmetalan Köyü-Yalama Mevkii ve
Avcılar Köyü-Kışladağ Mevkiileri'nde bulunan "Giriş Kontrol Noktaları"nda da
yerine getiriliyor.
Kaymakamlık, genellikle yerli turistin geldiği adanın,
uluslararası alanda tanınması amacıyla "Bozcaada'nın Uluslararası Pazarlara
Entegrasyonu" projesini hazırladı Kaymakam Mağ: "Projeyle sezonumuzu 6 7 aya
çıkarmayı planlıyoruz. Dünyada da artık trend deniz, kum güneşten ibaret değil.
Çevreye duyarlı, eğitim ve tarih seyahatleri ön plana çıkmaya başladı. Adamız da
buna müsait. Hem tarihiyle hem kirlenmemiş doğasıyla, çevresiyle onların talep
ettiklerini karşılayacak diye düşünüyoruz"
Kaymakam Mağ, yaptığı açıklamada, Kuzey Ege Denizi'nde bulunan
adanın, Türkiye'nin incisi olduğunu söyledi. Adaya gelenlerin yüzde 90'ının
yerli turist olduğunu ifade eden Mağ, yabancı turistin gelmesini de
arzuladıklarını bildirdi.
Bu amaçla "Bozcaada'nın Uluslararası Pazarlara Entegrasyonu"
projesini hazırladıklarını ve projenin, Güney Marmara Kalkınma Ajansından (GMKA)
geçtiğini dile getiren Mağ, bununla yabancı turisti, nisan, mayıs, eylül ve ekim
aylarında adaya çekmeyi amaçladıklarını belirtti. Böylece turizm sezonunu
uzatmayı hedeflediklerini anlatan Mağ, 15 Haziran ve 15 Eylül arasındaki yaz
sezonunda, büyük bir doluluk olduğunu, gelenlerin büyük çoğunluğunu yerli
turistin oluşturduğunu kaydetti.
"Nisan, mayıs, eylül ve ekim aylarında da Bozcaada çok güzel.
Yabancı turist için bu doğa, kirlenmemiş çevre çok şey ifade ediyor" diyen Mağ,
yabancı turistleri adaya çekebilme adına Türkçe'nin yanı sıra İngilizce,
Fransızca ve Japonca dillerinde web sitesi hazırlığı içinde olduklarını
kaydetti.
Ayrıca 4 Kasım'da başlayacak İngiltere Londra Fuarı'nda Türkiye
standından özerk olarak, Bozcaada standı aldıklarını belirten Mağ, fuarın önemli
olduğunu bildirdi.
Bununla alakalı bir de "bağ yolu" çalışmalarının olduğunu
anlatan Mağ, "Gelen turistlerimizin gezebileceği, bağcılığı anlatabileceğimiz ve
adada yetişen üzümlerle ilgili bilgilendirme levhalarıyla donatılacak, yaklaşık
2 kilometrelik yolumuz olacak. Uluslararası seyahat acenta temsilcileriyle
burada bir çalıştay yapacağız, onları burada ağırlayacağız ve adamızı
tanıtacağız" ifadesini kullandı.
"Projeyle sezonumuzu 6-7 aya çıkarmayı planlıyoruz"
Daha önce her yıl 14 Eylül'de yapılan "yerel tatlar
festivali"nin bu sene "uluslararası yerel tatlar" konsepti içerisinde
gerçekleştirileceğini de bildiren Mağ, şöyle devam etti:
"Bu da projenin bir başka ayağı. Avrupa'da, kendisini
ispatlamış yerel tatları, şefleri, öğretim görevlilerini davet ediyoruz.
Böylelikle Bozcaada'nın uluslararası tanınırlığını artıracak. Son bir yılda
özellikle Çin ve Japon turistler, doğaya daha duyarlı, bahar kış fark etmiyor
seyahat edebildikleri için geliyorlar. Ayrıca bu ülkedeki dergilerde ve
gazetelerde de adamızla ilgili güzel tanıtımlar yapıldı. Bozcaada turizmi
dünyaya açılıyor. Yerelde bir sıkıntımız yok. Bu projeyle sezonumuzu 6-7 aya
çıkarmayı planlıyoruz. Dünyada da artık trend deniz, kum ve güneşten ibaret
değil. Biraz daha çevreye duyarlı eğitim, tarih seyahatleri ön plana çıkmaya
başladı. Adamız da buna müsait. Hem tarihiyle hem kirlenmemiş doğasıyla,
çevresiyle onların talep ettiklerini karşılayacak diye düşünüyoruz."
"Doğal Akvaryum" olarak nitelendirilen ve dünyada kendi kendini
temizleyebilen ender körfezlerden biri olan Saros Körfezi'nde dalış yapmak ve
buradaki deniz canlılarını görmek isteyen çok sayıda yerli ve yabancı dalgıç,
özellikle hafta sonları soluğu burada alıyor.
Saros Körfezi'nin Çanakkale'nin Gelibolu ilçesi kıyılarında yer
alan bölgeleri ziyaret eden dalgıçlar, doğal ve bakir koylar arasında yer alan
Kömür Limanı, Despot mevkisindeki Minnoş Kayalıkları ve Sazlık Limanında
dalışlarını gerçekleştiriyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Cirik, yaptığı açıklamada, Saros Körfezi'nde
alt ve üst su akıntılarının karışmasıyla çok zengin bir denizsel yaşam
oluştuğunu bildirdi.
Saros Körfezi'nin Türkiye'nin en derin ve su akımlarının en
aktif olduğu körfezlerinden birisi olduğunu belirten Cirik, Gökova ve Saros
körfezlerinin, Ege denizinin çok önemli ekolojik habitatlarını oluşturduklarını
dile getirdi.
Denizlerdeki dip sularının yüzeye çıkması (upwelling)
hadisesinin Saros Körfezi'nde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Cirik, şöyle
konuştu:
"Su karışımı ve dinamizmi nedeniyle burada biyolojik
faaliyetler ve biyolojik çeşitlilikler son derece zengin. Aynı zamanda burası
yüzey akıntısıyla Karadeniz'den gelen besin tuzlarıyla zengin. Yoğunluğu az
sular Karadeniz'den ilk önce Saros Körfezi'ne gelirler. Saros Körfezi'nde alt ve
üst su akıntılarının karışmasıyla çok zengin bir denizsel yaşam oluşuyor. O
nedenle Ege Denizi'nin güneyde Gökova Körfezi, kuzeyde ise Saros Körfezi son
derece zengin, adeta bir akvaryum gibi, her türlü deniz canlısının barındığı ve
yaşadığı bir ortam. "
Prof. Dr. Cirik, burasının Çanakkale için, balıkçılık yönünden
çok verimli olduğunu ve sualtı turizmi açısından da önemli olduğunu
vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İstanbul'daki birçok doğasever ve birçok dalış kulüpleri
üyelerini getirerek bu zenginliği paylaşırlar. Hatta burada son yıllarda bir de
bir su altı parkı oluşum aşamaları var. Son zamanlarda Özel Çevre Koruma Kurulu
tarafından buranın bir bölgesi Özel Çevre Koruma Statüsü altına alındı. O
şekilde de doğa mirasının sürdürülebilirliği ve gelecek nesillere aktarılması
hedefleniyor. Kurulan sualtı parkında yapay resif dediğimiz suni balık yuvaları
oluşturmak ve onların altına bir takım objeler yerleştirmek suretiyle de, bu
bölge cazip hale getiriliyor. Bizim de Su Ürünleri Fakültesi olarak bu bölgede
hem bölgenin bilimsel bio çeşitliliğini tespit ve onu etkileyen faktörlerin
fiziksel ve kimyasal parametreleri, gıda zincirlerindeki oluşumları, planktonik
canlıların oluşumu ve değişimi, balık popülasyonlarının ve onlara etki eden
faktörlerin tespiti yönünde hem TÜBİTAK, hem de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
tarafından desteklenen projelerde çalışmalarımız var. "
Saros Körfezi'nin tüm deniz bilimcileri açısından balık doku
çalışmaları tespiti ve deniz kirliliği çalışmaları açısından önemli bir bölge
olduğunu, Balkanlardan gelen Meriç nehrinin Saros Körfezi'ne getirdiklerinin de
bölgedeki ekolojik dengeyi etkilediğini dile getiren Cirik, "O nedenle izlenen
bir bölge. Oradaki deniz canlı varlıkları, miktarları ve stokları devamlı
izleniyor. Bu nedenle bizim üniversitemizin yapmış olduğu deniz çalışmalarının
da odak noktasını Saros Körfezi oluşturuyor" şeklinde konuştu.
Polonya'nın Lidzbark Warminski kentinde düzenlenen 2011
Cittaslow Genel Kurulu'nda Gökçeada- Çanakkale 'Cittaslow' (sakin şehir) ilan
edildi.
Çanakkale'nin Gökçeada İlçesi de sakin şehirler arasında
dünyada bu unvana sahip olan ilk ve tek ada oldu. Organik üretim ve Slow Food
etkinlikleri sayesinde kendi özelliklerine sahip çıkan Gökçeada'da 'Cittaslow'
üyeliği büyük sevinç yarattı. Belediye Başkanı Yücel Atalay, cittaslow sayesinde
Gökçeada turizminin daha da gelişeceğini söyledi.
Atalay, küreselleşmenin yarattığı homojen mekanlardan olmak istemeyen, yerel
kimliğini ve özelliklerini koruyarak, dünya sahnesinde yer almak isteyen
kasabaların ve kentlerin katıldığı uluslararası bir birlik konumundaki Cittaslow
ağına dahil olmaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, "Cittaslow üyeliğinin
bundan sonra Gökçeada'ya ne getireceği çok önemli. Cittaslow'da eskiyi koruyup,
günümüze aktararak, bugünün insanlarının yararlanmasını sağlamak ve enerji
kullanımının doğal yollardan elde edilmesi ile doğaya zarar vermeyen
teknolojinin kullanılması felsefesi ön görülmektedir. Biz de bu felsefeye vakıf
olan, bu potansiyelini geçmişten günümüze taşıyabilmiş dünyada bu üyeliğe dahil
olan ilk ve tek adayız. Bu unvanını elimizde bulundurduğumuz için gururluyuz"
dedi.
CITTASLOW NEDİR?
İtalyancada "sakin şehir" anlamında kullanılan Cittaslow ağı,
küreselleşmenin, şehirlerin dokusunu, sakinlerini, yaşam biçimini
standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için
ortaya çıkmış kentler birliği. Cittaslow, küreselleşmenin yarattığı homojen
mekanlardan biri olmak istemeyen, yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak,
dünya sahnesinde yer almak isteyen kasabaların ve kentlerin katıldığı
uluslararası bir birlik konumunda....
Kaz Dağları'nda, turizmi ön plana çıkarmak ve bölgeyi turizm
cenneti haline getirmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde hayata
geçirilmesi planlanan 'Kaz Dağları Destinasyon Çalışması'nın ön toplantısı
Çanakkale'de yapıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü Uzmanı Ömer
Demir, Ayvacık ilçesine bağlı Yeşilyurt köyündeki Öngen Country Otel'de
düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, gerekli işlemlerin tamamlanmasının
ardından bir kongre gerçekleştirileceğini, daha sonra da Kaz Dağları'nın bir
'destinasyon' olarak kabul edileceğini söyledi.
Avrupa Birliğinden (AB) bu bölge için fon alınabileceğini ifade
eden Demir, 'Kaz Dağları'nı sahil ile birlikte öne çıkarıp, Edremit Havaalanı'nı
da kullanarak, dünyadaki büyük tur operatörlerini bu bölgeye yönlendireceğiz.
80'i aşkın ülkede Kaz Dağları'nın tanıtımını yapacağız. Tek bir logo kullanıp
insanların kafasında o marka ile bütünleştirmeliyiz' dedi.
Edremit Belediye Başkanı Tuncay Kılıç, Kaz Dağları'nın ilk
yazılı efsaneye sahip dağ olduğunu anımsatarak, 'Kaz Dağları cennetin üst katı
gibi. Burası hava, su, güneş ve bitki cenneti. Kaz Dağları'nda, Alp Dağları'na
eşit oksijen var. Burada kaynak, Termal, deniz ve maden suyu var. Burası yılın
300 günü Güneşli geçiyor' diye konuştu.
Güre Belediye Başkanı Kamil Saka da değişik hastalıklara
yakalanmış insanların buraya gelmesiyle bölgenin kazançlı çıkacağını ifade
ederek, 'Termal turizmi ön plana çıkarmalıyız. İnsanlar parayı kazanırken
kaybettikleri sağlıklarını, kazandıkları parayla tekrar geriye getirebilirler.
Ayrıca dünyadaki en yüksek orandaki oksijenimizi ön plana çıkarmalıyız. Solunum
hastası olup da bu bölgeye gelen hastalar, solunumu rahatlatan 'fıs fıs'
kullanmadan burada aylarca yaşayabiliyorlar' dedi.
Küçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan da Assos'ta bir
felsefe okulu olduğunu anımsatarak, insanların o zamanlarda bile eğitime önem
verdiklerine dikkati çekti. Buna duyarlı yaklaşılması gerektiğine işaret eden
Balkan, 'Fon gelmezse de biz kaynağımızı buluruz. Öncelikle her seviyeden
vatandaşımızı eğitmeliyiz. Küçük ayrıntılar cennetimizi bozuyor' ifadelerini
kullandı.
Turizmci Mehmet Öngen de belediyeler ve otelciler olarak
bölgede büyük bir mücadele verdiklerini, Kaz Dağları'nı 'destinasyon' olarak
tescillendirecekleri bir kongre yapacaklarını belirterek, kongreye, Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın yanı sıra Çevre ve Orman Bakanlığı, Bayındırlık
ve İskan Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığından yetkililerin katılacağını
açıkladı.
Toplantıda, Ankara'da 'Kaz Dağları Çalışma Platformu' kurulması
konusunda karar alındı.
Toplantıya, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü
uzmanları Tolga Yılmaz, Esra Piçakçı ile Kaz Dağları'na komşu ilçe ve beldelerin
belediye başkanları ve yardımcıları ile Kazdağı Oteller Derneği (KAZOD) üyesi
otellerin temsilcileri katıldı.
Kaz Dağları, şifalı suları, kaplıcaları, göletleri, su
kaynakları, endemik bitki türleri ve tarihi mekanlarıyla, yılın her döneminde
doğa sevenlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Mitolojide 'İda' olarak adlandırılan Kaz Dağları'nın en bilinen
mekanlarından biri, Afrodit'in seçildiği tarihteki ilk güzellik yarışmasına
sahne olmasıyla tanınan Çanakkale'nin Bayramiç ilçesine bağlı Evciler köyü
içerisinde yer alan Ayazma Mesire Yeri.
Kaz Dağları, her tarafından sular akan ve eşsiz doğasıyla
bilinen Ayazma'nın yanı sıra, Çandır, Muhteşem Süleyman, Dalak Suyu, Pınarbaşı,
Şahindere Kanyonu, Hasanboğuldu Göleti ve Sutüven Şelalesi gibi görülmeye değer
güzellikleri bünyesinde barındırıyor. Yaklaşık 2 bin kilometre karelik bir alana
sahip olan Kaz Dağları, Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli yerlerinden
ziyaretçileri ağırlıyor.
Kaz Dağlarının etrafı Troya başta olmak üzere, Adramytium,
Antandros, Assos, Lemponia, Gargaria, Kebren ve Skepsis gibi önemli antik
yerleşim yerleri ile çevrili. Bayramiç'teki Hadimoğlu Konağı, Hacı Bali Camii ve
1792 tarihinde yaptırılan Camii Cedid (Karşıyaka Camisi), Yenice ilçesindeki
Etnografya müzesi, Pazarköy'deki Mültezim Konağı, Hamdibey'de bulunan Kuva-yi
Milliye Kahramanı Köprülü Hamdi Bey'in heykeli ve Türkmen kültürünü yansıtan
Tahtakuşlar Etnografya Müzesi Kaz Dağları çevresindeki görülmeye değer yerler
olarak gösteriliyor.
ZENGİN ENDEMİK BİTKİ ÖRTÜSÜ VE YABANİ HAYVAN ÇEŞİTLİLİĞİ
Doğal güzelliklerinin yanı sıra, jeolojik ve değişik iklim
özelliklerinin etkisiyle zengin bir bitki örtüsüne sahip olan Kaz Dağları'nda,
101 familyaya ait yaklaşık 800 bitki türü bulunuyor. Bunların 71 tanesi Türkiye
için endemik olmakla birlikte, 23 tanesi ise sadece bu bölgede yetişen bitki
özelliğini taşıyor. Bölgeye has endemik bitki türleri arasında, sarıkız ve
kandil çayı, pisik otu, bölgeye has kekik, peygamber çiçeği, yabani karanfil,
geven ve boyu yaklaşık 30 metreye ulaşan Kaz Dağı köknarı bulunuyor.
Bölgede yetişen endemik bitkilerin bir kısmının çeşitli
nedenlerle yitirilme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu, bölgenin Milli Park
olarak küçük bölümler halinde Tabiatı Koruma Alanı ve Gen Koruma ve Yönetim
Alanı statüleriyle koruma altında tutuluyor.
Ege ve Marmara Bölgeleri arasında dağılım gösteren Kaz Dağı'nda
sayısı tam olarak bilinmeyen çeşitli özelliklerde yabani hayvan bulunuyor. Milli
Park sınırları içerisinde yapılan araştırmalarda 11 civarında iç su balığı, 38
iki yaşamlı (amfibi) ve sürüngen türü, yaklaşık 30 kuş ve 40 kadar memeli
türünün yaşadığı belirtiliyor. Türlerin bir kısmı uluslararası anlaşmalara bağlı
olarak korunurken, Türkiye'de envanteri henüz bulunmayan omurgasızlar grubunda
ise 200'den fazla türün tespit edildiği, bunlardan 7'sinin endemik olduğu dile
getiriliyor.
TREKKİNG, OFF ROAD VE KAMP TUTKUNLARININ UĞRAK ALANI
Doğal zenginlikleriyle adeta göz kamaştıran Kaz Dağları'nda
özellikle hafta sonları İstanbul, Çanakkale, İzmir, Balıkesir ve diğer illerden
gelen çok sayıda ziyaretçi, zamanlarını bu bölgede trekking, off road, kamp ve
atla gezinti yaparak geçiriyor.
Çok sayıda zeytin ağacının bulunduğu Kaz Dağı'ndaki konaklanan
mekanlarda köy kahvaltıları ikram ediliyor ve soflardan zeytin yağı eksik
edilmiyor. Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde yer alan ve eski taş
evlerin otel, pansiyon ve restoranlara dönüştürüldüğü Yeşilyurt ve Adatepe
köylerinde konaklama imkanı sunulurken, bu bölgedeki Zeus Altarı ziyaretçilerin
uğrak yerlerinden.
ÇANAKKALE'NİN GİZLİ CENNETLERİ |
Her mevsim insanlara ayrı bir güzellik sunan Çanakkale, içinden
deniz geçen coğrafyasıyla, topraklarının bereketiyle, antik, doğal ve modern bir
kent. Antik dönemde ''Dardanelles'' olarak anılan Çanakkale'nin 671 kilometrelik
kıyı şeridi bulunuyor.
Türk ve dünya savaş tarihinde önemli bir yere sahip Çanakkale
Savaşları'nın geçtiği Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, antik dünyanın
batı Anadolu'daki önemli merkezleri Truva ve Assos antik kentleri, kente
gelenlerin en çok ziyaret ettiği yerler olarak dikkati çekiyor.
Misafirperver insanları, bozulmamış doğası, antik kentleri, şehitlikleri, mavi
bayraklı temiz plajları, kaplıcaları, yöresel yemekleri, el sanatları ile
dikkati çeken Çanakkale'yi ziyaret edenler, gezilerine ilk olarak kent
merkezinden başlamalı.
Çanakkale İskelesi'nin her iki yanında uzanan lokantalar, barlar ve kafeler, hem
dinlenmek hem de boğazdan geçen gemileri seyretmek isteyenlerin uğrak yerleri
arasında. Lokantaların büyük bir bölümü, müşterilerine deniz ürünleri ağırlıklı
menüler sunuyor. Buralarda her mevsime özgü taze balık çeşitleri
tüketilebiliyor.
Kente gelenler, buram buram tarih kokan daracık sokaklarda gezdikten sonra,
tarihi Saat Kulesi, Aynalı Çarşı ve Çimenlik Kalesi'ni görmeden buradan
ayrılmıyor.
Piknikçiler, belediyeye ait halk otobüslerini kullanarak ya da kendi araçlarıyla
il merkezine 15 dakika mesafedeki Güzelyalı köyü ya da Dardanos mevkisini tercih
ediyorlar.
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI
Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'na ise, kent merkezinden feribot ya da
araba vapuruyla ulaşılabiliyor. Savaşın izlerinin her yerde görülebildiği
Gelibolu'daki 33 bin hektarlık alan, Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutuyor.
Gelibolu Yarımadası boyunca Türk şehitlikleri ile yabancı askerlerin anısına
yapılmış anıtlar bulunuyor.
Tarihi Milli Parkı kendi başına gezmek isteyenlerin alandaki her şeyi
görebilmeleri oldukça zor. Bölgeyi görmek isteyenlere Çanakkale'deki seyahat
acentelerinin düzenlediği turlara katılmaları öneriliyor.
Kendi başına gezmek isteyenler ise, geziye Kabatepe Ana Tanıtım Merkezi ya da
Eceabat yakınındaki Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Tanıtma Merkezi
ziyaretiyle başlamalı. Her iki merkezden de hem bilgi, hem de doküman almak
mümkün. Tarihi Yarımadayı gezeceklere yanlarına yiyecek ve su almaları
öneriliyor.
GÖKÇEADA VE BOZCAADA
Çanakkale'ye gelenlerin ziyaret ettiği diğer önemli iki yer
ise, Gökçeada ve Bozcaada. Bozcaada'ya Çanakkale'nin Ezine ilçesine bağlı
Geyikli beldesinden, Gökçeada'ya ise Çanakkale'den ya da Gelibolu Yarımadası'nda
bulunan Kabatepe iskelesinden kalkan araba vapuru ve feribotlarla ulaşım
sağlanıyor.
Türkiye'nin en büyük ve en çok turist çeken adası olan Gökçeada'ya yaklaşırken
insanların gözlerine önce tek bir ağaç bile bulunmayan çıplak tepeler çarpıyor.
İlk kez gidenler için bu görüntü biraz burukluğa neden olsa da Gökçeada çok
sulak bir ada. Kaynakları, bir çok küçük gölü, gürül gürül akan musluksuz
çeşmesi ve bir de şelalesi var. Adaya otomobille gelmeyenler için merkeze
gidecek minibüsler iskelede hazır bekliyor. Çünkü iskele, ilçe merkezinin
uzağında, neredeyse hiç yerleşim olmayan bir yerde.
İlçe merkezi, feribotun yanaştığı Kuzu Limanı'na yaklaşık 7 kilometre. Yaz
aylarında oldukça hareketli olan ilçe merkezinde, otel ve lokantalar bulunuyor.
Ziyaretçilere, adaya özgü yemekleri yemeleri tavsiye ediliyor. Ada şarapları ve
ısırgan otu, rezene gibi yerel otlarla yapılan ''cullama'' adlı yemek, sakızlı
muhallebi, dibek kahvesi en çok tercih edilenlerden. Bunun yanında, keçi
sütünden yapılan peynirin, un, nane ve zeytinyağıyla buluşmasıyla fırına verilen
yemeğin adı da ''cicirya''.
Gökçeada'nın güneyindeki Aydıncık (Kefalos) kıyısı, Kuzey Ege'nin Patara'sı
olarak kabul ediliyor. Aydıncık Burnu, sert rüzgara rağmen kaba dalgaların
oluşmasını engellediğinden rüzgar sörfü yapanlar için ideal bir bölge. Buradaki
şifalı çamur banyosu da cilde yarar sağlıyor.
Ayrıca, Türkiye'nin ilk Sualtı Milli Parkı Gökçeada'da kuruldu. Park, 200 metre
genişliğinde ve bir mil uzunluğunda.
Zeytin ve zeytinyağı kültürü doğal olarak tüm adada yaygın. Geçmişten bugüne
yaşatılan mezelerde, yemeklerde, iki kültürün kaynaşmış Ege'ye özgü bu
mutfağında gerçek zeytinyağının kokusunu ve lezzetini bulabilirsiniz.
Ve Bozcaada... Adaya yaklaşan araba vapurundan bakınca, ilk göze çarpan şey,
kalesi. Vapur iskelesinin hemen yanında yükselen kale, şaşılacak kadar yeni
görünüyor. Oysa tarihi Finikelilere kadar uzanıyor. Ceneviz ve Venedikliler
tarafından onarılmış ve eklemeler yapılmış.
İskele çevresi adanın en canlı bölgesi. Lokantalar, kahveler, dükkanlar hep bu
bölgede. Çarşamba günleri kurulan pazar yeri de burada. Yeni yapılan bağ evleri
sayılmazsa, Bozcaada derli toplu bir yerleşim merkezi.
Bozcaada'da Kemisis Teodoku Kilisesi (Meryem Ana Kilisesi), kitabesine göre
1867-1869 yılları arasında yapılmış. 1734 yılında yapılmış Aya Paraskevi
Ayazması, sekiz çınar ağacının arasında küçük bir şapel, iki küçük yapı ve çift
oluğu bulunan bir çeşmeden oluşuyor. 26-27 Temmuz günleri bağ bozumu şenlikleri
geleneksel olarak burada düzenleniyor.
Şaraplarıyla ünlü adada, bu yıl 26-28 Haziran tarihlerinde yapılacak ''Şarap
Tadım Günleri''ni de hatırlatmak gerekiyor.
Adaya otomobille gidilirse içlere doğru yapılacak gezide şaşırtıcı görüntüler
ortaya çıkabilir. Bağların arasından geçen dar yollardan ilerlerken Rumlar
tarafından terk edilmiş taş evler, bu evlerin bahçelerinde, eski yaşamı hayal
ettirecek kalıntılarla karşılaşılıyor.
Bozcaada'nın her tarafında çok sayıda plaj var. En büyük doğal plajı Ayazma.
Yanında Sulubahçe ve Habbele, Mermer Burnu, Akvaryum koyları, Tuzburnu, Çayır ve
Ova kıyıları denize girilebilecek yerler arasında.
Ege Denizi'nin en önemli dalış noktalarından birisi Bozcaada. Denizin temizliği
görüş mesafesini 50-60 metreye kadar uzatıyor. Yalnız tüplü dalışlar ve gece
dalışları için izin gerekiyor.
Adanın bağları içinde bir otel ve şarap evi de var. Merkez, Poyraz Limanı ve
Tuzburnu plajı arasındaki bölümde de, yeni oteller ve küçük tatil köyleri
bulunuyor.
TRUVA VE ASSOS ANTİK KENTLERİ
Truva Antik Kenti'ne, Çanakkale'den 30 dakikalık yolculuğun
ardından ulaşılıyor. Truva, gezginlerin kendi başına gezip anlayabilecekleri bir
ören yeri değil. Mutlaka uzman bir rehber eşliğinde gezilmeli. Çanakkale'de
birçok seyahat acentesi buraya turlar düzenliyor.
Çanakkale'ye 90 kilometre mesafedeki Assos Antik Kenti ise Aristo'nun ilk
felsefe okulunu kurduğu yer olarak biliniyor. Assos İskelesi, eski antrepolardan
restore edilmiş butik otelleri, iyi balık lokantaları ile gezilip, görülecek
önemli bölgeler arasında. Antik kent gezisinden sonra, kısa ama dik yokuşu
inerek, araçları biraz uzak mesafede park ederek limana ulaşılıyor.
Antik kentin etrafı 4 kilometrelik surla çevrili. Surların bir kısmı yok olmuş.
Kentin yapıldığı, zor işlenen ama çok dayanıklı taşa antik yazarlar ''insan
yiyen taş'' diyorlar. Zor işlense de dayanıklı olan bu taş, Assos'un ihraç
malları arasında yer almış.
Assos, yıl boyunca her mevsimde gidilebilecek yerler arasında bulunuyor.
Ziyaretçilerin karşısına Assos'tan 2 kilometre doğuya sahil yolunu izleyince
Kadırga Koyu çıkıyor.
Osmanlı zamanında donanmanın kadırgaları bu koya çekildiğinden bu adı almış.
Yörede ilk ''Mavi Bayrak'' alan plaj da bu koyda buluyor. Açık plaj durumundaki
koyun çevresi zeytinliklerle çevrili. Buradaki oteller genellikle doğaya
saygılı, çevre yerel mimarisi ile uyumlu ve muhakkak zeytin ağaçları arasında.
KAZ DAĞLARI
Doğaseverlerin ilgisini en çok çeken yerlerden biri olan Kaz
Dağları'nın bir bölümü de Çanakkale sınırları içinde yer alıyor. Dünyanın ilk
güzellik yarışmasının yapıldığı yer olduğu belirtilen bu dağlarda, Yeşilyurt ve
Adatepe gibi otantik köyler ziyaret edilecek yerler arasında.
Buralardaki otel ve pansiyonlar, güzel bir doğada temiz havayı teneffüs etmek
isteyenleri yaz kış ağırlıyor. Beldeden akan dereleri takip ederek Kaz
Dağları'nın güzelliklerini keşfetmek mümkün. Kaz Dağları'nın bir diğer ucu ise,
il merkezinden Ezine'yi takiben gidilen Bayramiç ilçesinde.
İlçeye bağlı Evciler köyünde yer alan Ayazma Mesire Yeri, Kaz Dağları'nın en
önemli ziyaret noktalarından birisi. Her bir tarafından yaz kış derelerin aktığı
Ayazma, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için önemli bir alan. Buradaki dere
yataklarından yukarılara doğru yürüyenler, eşine az rastlanır güzellikteki çok
sayıda şelale ve altında oluşan göletleri görebiliyor.
Mesire yerinde, buradan akan Kaz Dağları'nın suyunda yetişen alabalıkların
güveçte tereyağla pişirilip servis edildiği tesisler de yer alıyor.
|
|